Kimi Aramıştınız?

PASSAGES - İçim şişti

0 yorum | Şarkıları dinle...

 

Başlıkta kısaca da belirttiğim gibi üç güne yaya yaya içimi şişirdi bu film. Mubi'yi bin yıldır açmıyordum pişman etti. Tekrar tekrar yazayım. İnsanı zorla homofobik yapacaksınız. Her açtığım filmde öpüşen, sevişen, ölümüne sex yapan erkek görmekten bıktım arkadaş. Eşcinsellikte bile erkek egemen. Bin yılda bir rastlarsın lezbiyenlerin normalleştirmeye çalışıldığı sahnelere. Ayrıca normalleştirecekseniz gidin Anadoluda filan ücretsiz gösterimler yapın. Cinsel devrim filan yaparsınız. Ayrıca film görüntüleri çekimleri oyunculuklar çok güzel olsa da hiç öyle bohem bi karakter olmamış bu kardeş, eğer vermeye çalıştığın mesaj oysa. Öyle vah vah bu çocuğun da yüzü gülmedi filan diyemedim yani. Bildiğin ezik karaktersizin biri. O kadar. Çok sinirlendirdin beni bırak o kamerayı.

Yaratılan

0 yorum | Şarkıları dinle...

 

Çok konuşulan işlere en azından ilk dönemlerde uzak dururum. Hele de Türk yapımı ise çoğu zaman yaklaşmam (küçümsemekten değil de dramdan kaçmak için diyelim). Bu dizi gündeme geldiğinde Çağan Irmak yönetmenliğinde olduğu bahsine rastlamamıştım izlemeye niyetlenene kadar. İzlemeye meyilliydim fakat yönetmen Mehmet Ada Öztekin'in övgü dolu tivitini görünce o sırada da elimde dizi yokken başlayıverdim ve bitirdim. Açıkçası ilk bölümlerde Taner Ölmez ve Şifanur Gül'ü çok benzer karakterlerde Mucize Doktor dizisinde izlemiş olmamın hoşuma gitmedi baştan fakat zaten ilerki bölümlerde artık onlar bu dizinin karakterleri oluyor. Oyunculukları övmek haddime düşmez ama zaten sevdiğim Erkan Kolçak Köstendil'e böyle bir rol için fırsat verilmesine sevindim. Kendini göstermiş resmen. Makyajcıya da ayrı alkış. Velhasıl ağrı mevzuların dizisi. Gittikçe derinleşiyor. Kuyuda bir başınıza düşünürken buluyorsunuz. Bu konularda 6:45 yayınevinin eski basım kitaplarını karıştıranlar benzerlerini görecektir. Bu arada izlerken bazı kült efsanelerden de ilham alınarak uyarlanmış gibime geldi. Bilerek mi öyle mi denk geldi bilmem artık. Bana bitti gibi geldi. Bitmesini bildi çünkü. Bunun devamı artık fantastik olurdu herhalde.

MINDHUNTER- Her iletişim bir şiddettir. Önemli olan dozudur.

0 yorum | Şarkıları dinle...

 

Bu diziyi sanırım Netflix önerdiğinde konusu ilgimi çektiğinden listeme eklemişim. Sosyoloji okuyan biri olarak da sınavlarıma hazırlanırken diziyi izlemeye de başlamıştım bir taraftan. 

İnsanları gözlemlemeyi, topluma kafa yoranların ilgisini çekecek mükemmel bir dizi. Maalesef sadece 2 sezon. Dizinin ana karakterleri fotoğrafta görülen ikili. Resmen ders olarak sıkıcı bir şekilde okuyup anlamaya çalıştığım konuların pratikteki uygulamasını görmüş oldum kısmen. Zaten dizide bir yan karakter de Sosyoloji eğitimi alıyordu. Seri katillerle görüşüp profil çıkartarak başka katilleri yakalamaya çalışıyorlar diyebilirim tek cümlede. Fakat altı çizilecek sözler, insan üzerine düşünceler havada uçuşuyor. Durdurup düşünmek araştırmak istiyorsunuz. Çok özenli, çok çalışılmış. Müthiş.Keşke devamı olsaymış. Tekrar bile izlenebilir.

Bobboş - Bir film

0 yorum | Şarkıları dinle...

 

Başlığa aldanmayın, hayli dolu bir film elbette.

Sanırım ilk kez Onur Ünlü'nün olduğunu bilmeden bir film izlemiş oldum. Şaşırdım mı, hayır. Serkan Keskin'in oynadığı her oyun ve filmi izleyen biri olarak eklemiştim bu filmi listeme. Müdavimi olduğum dizi biter bitmez izledim. Settar Tanıöver'i de pek severim. (Ah Saldıray abi ah demeden geçemem : ) Kıbrıs ağzı da pek sevimli olmuş, zaten öyledir. Hazar Ergüçlü de renk katmış. 

İzlerken karakterlerin içinde bulunduğu ruh halinin gerilimini hissettirdi bana. Bazen de, ne yaparsan yap bazen paralel evrene de gitsen başına gelecekleri değiştiremiyorsun, "kaderini" baştan yazamıyorsun dedim. Tam oldu dediğin anda bir anda bakmışsın ki bomboş. Her şey..

KULÜP - Drama Queen

0 yorum | Şarkıları dinle...

 

Arkadaşım bizi neden ağlatmaya oynuyorsunuz?

Diye atarlı bir giriş yaptım ama hakkım var lütfen. Öncelikle ilk sezon çok güzeldi. Çok görkemli topdolu... herkesin çok beğendiği ve çok konuştuğu yapımları özellikle de aynı zamanda nadiren izlerim ama Kulüp'ü sevmiştim. Çok da bütçeli olduğu belliydi. E oyunculuklar kostümler, hikaye de çok iyi olunca hepsi birleşmişti. Bana mı öyle geldi bilmiyorum, 2. sezon için çok beklenmedi mi? ben hikayeyi, isimleri unutarak başladım resmen 2. sezona. henüz izlemediyseniz 1. sezona bir göz atın önce derim. bu sezonda aradığımı buldum mu, tabi 1. sezon kadar değil. hikaye toptan drama dökülmüş. evet gerçek bunlar ve muhtemelen gerçekten yaşananlar ama komple dram ağır geliyor arkadaşlar. gözümdeki yaş dinmedi sezon boyunca biz de insanız. ben dizi izlerken aynı zamanda "vay be burası ne zekice" "vay be hiç böyle düşünmeiştim demek öyleymiş" ya da "oo görüntüye bak, burada konuşmasalar bile şu karenin güzelliği yeter" demek istiyorum. Öyle yani. ama tabi güzeldi. şu anki bir çok işten büyük iş.

Rain Dogs - Yıkılmadım, Ayaktayım...

0 yorum | Şarkıları dinle...

 

İzlediğim filmlerle ilgili daha kolay yazıyorum sanırım. Dizilerin çoğu filmlerden daha derin ve daha güzel artık bence. Rain Dogs bilen bilir Tom Wiats'in şarkısıdır. Aynı zamanda bir motosiklet kulübüdür. Son iki yıldır Motofest On The Road festivali düzenliyor. Neyse o kısmı ayrı.

Bu diziyi Netflix'ten kafamı kaldırıp Blu TV'ye bakabildiğim bi zamanda gördüm. Listeme de yukarda söylediğim sebeplerden ötürü ekledim daha çok. Konusu ve görüntüleri de beni haksız çıkarmayacağını gösteriyordu, ki adının hakkını veriyor. Hayat bazıları için daha fazla mücadele etmeyi gerektirir. Mücadele ettikçe de seni o yağmurun altında yürümeye mecbur bırakmakta diretir. Bitiremezsin, dönemezsin, kendini dağıtıp toplayıp, senin gibi bir kaç eş dostla beraber yolunda ayakta durmaya çalışırsın. Burada güzel taraf bir ayrımcılık yapılmamış. Bu dediklerim bir çocuk için de, bir kadın için de gay için de, yaşlı bi adam için de aynı zorlukta. Velhasıl ayağı yere basan ağır dizilerden. Komedisi de var öyle bizimkiler gibi dalak yarmıyor boyuna. 1. sezonmuş. Devamı gelir muhtemelen.

Hava Muhalefeti - Acı ve komik gerçekler

0 yorum | Şarkıları dinle...

 

Ali Sunal ve Doğa Rutkay'ı sahnede görmekten daha çok hoşuma giden bir filmfi. Çerezlik standart komik Türk filmlerinden evet yapı itibari ile ama içinden çıkartırsanız baya mesaj da gönderme de çıkar. Sonuçta siyaset, para, halk ve kadın erkek ilişkileri var işin içinde. Bazı filmleri çerezlik olsun diye araya sokuşturuyorum. Aman altyazı takip etmeyeyim şöyle uzanarak bakıp belki biraz da gülerim diye. Ama güldüm güldüm evet. Bazı sahnelerde sesli bile güldüm. Adını tabi ki hatırlamadığım bir filmi de hatırlattı. Uçakta iki ajanın gizlice iş çevirmesinin tuvalete gitmeleri ile istemeden cinayetler silsilesine ve uçaktan inene kadar kıyamet kopmasına sebep olan bir yabancı film vardı. Ama bu da izlenir mi çok bişey beklemeden bence evet.

Bu arada Ece Kökenli'yi görünce ben direkt Yasak Elma dizisine ışınlanıyorum. Oradaki rolüyle aklımda nasıl yer etmişse onu izler gibi hissediyorum. Bu da iyi bişey galiba. ama Ali Yoğurçuoğlu'nu görünce göresim geldiğini anlayıp daha fazla izlemem gerektiğini düşündüm. Onu da taa Benim Tatlı Yalanım dizisinden hatırladım. O dizi de tiriviri sayılırdı ama karakterleri pek sevmiştim. Çok samimi idi.

Do Not Disturb

0 yorum | Şarkıları dinle...

 

Filmi izledikten sonra yorumlara hiç bakmadan yazıyorum.

Ben Cem Yılmaz'ın filmlerini seviyorum. Kara Komik serisini çok geç izlemiş ve bir sürü insanın hiç beğenmediğini duyunca şaşırmıştım mesela.

Do Not Disturb'ün fark yarattığını düşündüğüm noktaları da vardı. Olayların bir sokakta ve gece yarısı geçiyor olması. Film karakterinin işlerinin kesiştirilmesi farklı bir hava katmış. Gece müdürü, çamaşırcı, nöbetçi eczacı vs.. Seçilen karakterler üzerinden aslında çok ağır sosyolojik çıkarımlar ortaya koyan bir film. İnsana dair aklınızda yer eden bakış açılarına soru işareti ile ünlemle geliyor. Sınıf farklılıkları, kibir, cehalet, küçümseme, güç savaşları, kendini gerçekleştirme çabaları, kişisel gelişimciler ve aslında hepsinin yolunun bir yerde de kesişiyor olması söyleyebileceklerimden...

Bir de ben otel seviyorum. Otel'de geçen filmleri ve otellerin hikâyelerini seviyorum. Böyle bilmler olsun izlerim.

THE QUEEN'S GAMBİT

0 yorum | Şarkıları dinle...

 

Çok güzeldi be, dediğim bir diziden geçtiğim çok bir diziydi be. Peaky Blinders dizisini bitirdiğimde orada aslında çok da beni açmayan bir karakterin dizisini önüme düşürdü Netflix. Benim de ilgimi çekti ki başladım. Mini dizi en azından diye.

Bu dizinin ödülleri bir kenara, diğerleri ile arasındaki farkı hissettiriyor. Zaten sıra dışı olsa da müthiş bir başarı öyküsü. Azim, ayakta durma, ve belki de en güzeli, şahlarını devire devire yükselirken geride kendisinden nefret eden bilenmiş ve gurur yapmış insanları değil, kendisini zafere götüre yolda birleşip amacına yol olan centilmenlik ve insanlık örneği insanları biriktirdiği, kazandığını görüyoruz. Ekip ruhu, dostluk ayrı bir öne kazanıyor. Kimsesiz ve sahiplenilmiş bir kız çocuğunun trajedisini yapıp insanları ağlatmaya değil, hayran bırakan bir yapıma imza atmışlar. Bu arada satranç tamamen temsili. Hiç sevmeseniz de izleyebilirsiniz.

Ek olarak, Beth Hormon yani başrol karakterinin döneme de uygun olan kıyafetleri adeta bir defile tadında, birbirinden güzel.

ve tabi insan içinden de geçirmiyor değil.. "İstemek ve başarmak ne kadar da tuhaf sözcükler.." KK


PARA DERSLERİ

0 yorum | Şarkıları dinle...

 Netflix belgeseli 'Para Dersleri'ni izlediniz mi? 

Belgesel film şeklinde çekilmiş bir seyirlik. Para sıkıntısı çeken farklı hayatların örneklerini sunarak sizin de bunlardan çıkarım yapabileceğiniz mesajını veriyor. Esasen herkesin derdi hem aynı para hem de aynı şekilde çözüm bulmak pek mümkün değil sanki. Verdikleri örneklerdeki insanlar da köşeye sıkışmış evet ama onların o hali bile bizim hayalimiz maalesef. Tasarruf edebilecekleri gelirleri, sanatları ile para kazanabilecekleri ortamlar var. Dubleks evden daha ufak bir eve geçerek rahata eriyor filan. Sen düşünüyorsun zaten bir odaya tıkılıp kalmışsın, gelirinin tek kuruşuna bile dokunmasan hiçbişeyin sahibi olmazsın. Tabi yine de kendini keşfetmek adına tüyolar alınabilir fakat bizim için daha dramatik geldi. Yine de siz bilirsiniz.

GÖNÜL - BKM'den absürt, etnik, komedili dramlı, ekibi güzel bir film

0 yorum | Şarkıları dinle...

 

Bu filmi ailecek izlenesi bir komedi niyeti ile açmıştık aslında fakat öyle çerezlik bir film değilmiş.

Ekip çok iyi isimlerden onu söyleyeyim. Bir başka beğendiğim şey, sinemacıların terimiyse sanırım "sinematografik" kareler demeliyim. Ya da görüntü yönetmeninin marifeti bilemiyorum. Ama her birini kartpostal yapabileceğin çok güzel sahneler vardı. Gerek kompozisyon, gerek renk bütünlüğü olsun... 

Film absürt komedi gibi görünürken absürt dram olmuş aslında. Etnik kültürlerden Dom'lar, çingeneler konusunu ben de şuradaki yazıdan öğrendim. Konuşmaları Erzurumlulara çok benziyor ama şaman kültürü gibi sahneler var. Merkezinde ahlaki ve geleneksel değer adı altında kadına yapılan zorbalığı anlatıyor esasen. Filmin akıcı olduğunu söyleyemem fakat son sahne çok güzeldi. Bazı özel yabancı yönetmenlerin filmlerini andırdı.

HAZİNE - Yerli polisiye kara komedi

0 yorum | Şarkıları dinle...

 



Netflix'i tam bir süre önce izlemeye başladığım Peaky Blinders'a devam etmek için açmıştım ki, bugün dizilerde 1 numara mesajı ile bir baktım karşımda Serkan Keskin'li, Çağlar Çorumlu'lu daha önce izlemediğim bir film. Tabi ki hemen önceliği verdim. Üstelik Hasibe Eren'i de görmek güzeldi. Kumrallık da yakışmış. Yapım yılı 2021, çıkış yılı 2022 yazıyor üstelik çekildiğinden haberim yoktu ve ben 2023'ün ortasında görüyorum. Bu zamanda ne kadar iyi ve bilinir olursan ol yaptığın bir işi alıcısına ulaştırmak çok zor gerçekten. Aslıhan Gürbüz ve Şükran Ovalı da var, Ufak Tefek Cinayetler'de ne keyifle izlerdim. Özellikle de Aslıhan'ı. Neyse bu filmi epey sevdim. Sadece sevdiğim oyunculardan dolayı değil. Kara komedi absürt komedi zaten severim. Ama bunda taşlar baya yerine oturmuş. Matematiği güzel. Bi dünya cinayet işleiyor, hepsi birbirine bağlı fakat sadece ikisi kasten ama sebepli. Sadece Bülent Çolak'ı gördüğüme sevinmiştim fazla uzun sürmedi maalesef. Yönetmen kimmiş baktım, Canbert Yerguz yazıyor. İsmi de soy ismi de orijinalmiş. Başka ne işleri var diye baktığımda bol ödüllü bir kısa film olan Kamyon'u gördüm bulup izledim yazmaya ara verip. Sanki o kısa filmde bu uzun metrajın girizgahını yapmış gibi. Umarım devam eder.

PRENS - Gökler sizi inandırsın!

0 yorum | Şarkıları dinle...

 

Hepimizin gülmeye ihtiyacı olduğu şu günlerde... şeklinde bir klişe giriş yaptırmayın bana. Absürt komedi çok güzel yahu. Giray Altınok'u BKM yapımlarını izleyenler, Güldür Güldür'den bilenler vardır muhtemelen. Ayıptır söylemesi ben instagram fanıyım yıllardır. 

Hani oluyor hepimizin dönem dönem çok komik bulduğu, takip ettiği, bir süre sonra da amaan baydı bu da aynı şeyler diyip takipten çıktığı komedi performansçıları (uydurdum) Bende kalan nadir oyunculardan biri. Hâlâ her paylaştığına sesli gülüyorum. Neyse Prens dizisini anlatacağım işte onu diyorum. İlk olarak instagram'da Bongomia adlı hesabında büyük ilgi gördü kralımız. En zor ve en güzel olanı da üstüne dandirikten bir pelerin ve eğreti bir taç oturtup bütün komediyi cep telefonuyla kendini çeken bir açıdan vermeyi başaran bir yetenekten bahsediyorum. Hani birine çok içerlenirsiniz de aklınıza bi laf gelir gediğine sokar rahatlarsınız. İşte kendisi o lafları inci gibi ardışık sıralıyor maaşallah.

Kral paylaşımları çok beğenilince bu karakter dizi oldu ve eminim ki bu çok zor bir süreçtir. Blu TV'de yayınlandı. Elbet kaygılarım vardı ama beklenti içine de girmedim. Ne çıkarsa bahtıma, güldüğüm yanıma kâr dedim. Ona rağmen beklentimin üstünde bir prodüksiyon çıktı.

Bu devirde gülmek de güldürmek de zor gençler. Çaba gösterene de kendinize de fırsat verin.

Size ayrı tavsiyem, instagram'da @bongomytv hesabına girip Kral paylaşımlarını geriye kadar oturup izleyin. Bongomia Krallığı'nda geçiyor olaylar. Leyla ile Mecnun fanları bilir. Orada da Metonya Krallığımız vardı. Hey gidi...

Ha bu arada Semiramis'li paylaşımlar ayrı efso. Başka karakterler de var tabi pilot filan...

Yani velhasıl, akrabalarını verip mandalla leğen almak isteyenler buyurun. Bir yerden başlayın Giray Altınok izlemeye bence.



The Skin I Live In - Derinin altında saklanan intikam.

0 yorum | Şarkıları dinle...

 

Film, ünlü bir plastik cerrah olan Robert Ledgard’ın (Antonio Banderas), geçmişte yaşadığı trajedilerden intikam almak için yaptığı deneyleri ve esir tuttuğu gizemli bir kadın olan Vera Cruz’u (Elena Anaya) anlatıyor. Film, Thierry Jonquet’in Mygale adlı romanından uyarlanmıştır.

Almodóvar, filmi “çığlık veya korku olmayan bir korku hikâyesi” olarak tanımlamıştır. Filmde kimlik, cinsiyet, şiddet, intikam, aile ve yaratıcılık gibi konular işlenir. Almodóvar, filmde gerilim, melodram ve bilim kurgu gibi farklı türleri ustaca harmanlar. Filmdeki görsel ve müzikal öğeler de dikkat çekicidir. Film, renkli ve zarif bir estetik sunar. Alberto Iglesias’ın müziği ise filmdeki duygusal yoğunluğu artırır.

Film, oyunculuk, senaryo ve yönetim açısından başarılıdır. Banderas ve Anaya’nın performansları özellikle etkileyicidir. Senaryo ise sürükleyici, şaşırtıcı ve orijinaldir. Yönetim ise Almodóvar’ın tecrübesini ve yeteneğini yansıtır. Filmdeki zayıf yönler ise bazı sahnelerin fazla uzun veya gereksiz olması, bazı karakterlerin yeterince geliştirilmemesi veya bazı olayların mantıksız veya inandırıcı olmaması olabilir. Bunlar ise filmdeki genel kaliteyi çok fazla etkilemez.

Sonuç olarak, The Skin I Live In filmi izleyiciye sıradan olmayan bir sinema deneyimi sunar. Almodóvar’ın cesur ve yaratıcı vizyonunu gösteren film, insan doğasının karmaşıklığını ve çelişkilerini gözler önüne serer. Film, hem estetik hem de felsefi açıdan tatmin edicidir.


YORUMLAR

Film, genel olarak olumlu eleştiriler almıştır. İzleyiciler, filmi sürükleyici, şaşırtıcı, orijinal ve cesur bulmuşlardır. Almodóvar’ın yönetmenliği, Banderas ve Anaya’nın oyunculukları, senaryonun karmaşıklığı ve filmdeki görsel ve müzikal öğeler övülmüştür. Filmdeki cinsellik, şiddet ve kimlik temaları ise bazı izleyicileri rahatsız etmiş veya şaşırtmıştır. Filmdeki bazı sahnelerin fazla uzun veya gereksiz olduğu, bazı karakterlerin yeterince geliştirilmediği veya bazı olayların mantıksız veya inandırıcı olmadığı da eleştirilen noktalardan olmuştur. Bunlar ise filmdeki genel kaliteyi çok fazla etkilememiştir.

İşte bazı izleyici yorumlarından alıntılar:

  • “Bu film beni çok etkiledi. Almodóvar’ın en iyi filmlerinden biri bence. Oyunculuklar harikaydı. Hikaye çok ilginç ve sarsıcıydı. Filmdeki estetik ve müzik de çok güzeldi.”
  • “Film bana göre değildi. Çok karanlık ve rahatsız ediciydi. Cinsellik ve şiddet sahneleri çok fazlaydı. Hikaye de çok karmaşık ve saçmaydı. Almodóvar’ın daha iyi filmlerini izlemiştim.”
  • “Film çok orijinal ve cesurdu. Almodóvar’ın tarzını seviyorum. Banderas ve Anaya çok iyi oynamışlar. Hikaye çok şaşırtıcı ve gerilimliydi. Filmdeki temalar da çok ilgi çekiciydi.”
  • “Film beni hayal kırıklığına uğrattı. Almodóvar’ın daha iyi yapabileceğini düşünüyorum. Film çok uzun ve sıkıcıydı. Bazı sahneler gereksizdi. Karakterler de yeterince geliştirilmemişti.”




TAMİRHANE - Bazen işler düşündüğünüz gibi gitmez.

0 yorum | Şarkıları dinle...

  

Tamirhane, 2022 yılında vizyona giren bir Türk komedi filmidir. Yönetmenliğini Erkan Kolçak Köstendil’in yaptığı filmin senaryosu Bülent Şakrak’a aittir. Filmin başrollerinde Nejat İşler, Rıza Kocaoğlu ve Merve Dizdar yer almaktadır. Film, yetiştirme yurdunda büyüyen iki yakın arkadaşın boya ve kaporta dükkanında başlarına gelen komik olayları konu edinmektedir. Filmde ceset, tiner ve araba gibi ilginç unsurlar kullanılarak kara mizah yapılır.

filmde kara mizah ve absürt komedi öğeleri kullanılmıştır. Filmde ceset, tiner ve araba gibi ilginç unsurların bir araya gelmesi seyirciyi hem gülümsetiyor hem de şaşırtıyorFilmde ayrıca yetiştirme yurdunda büyüyen iki arkadaşın hayata tutunma çabaları, manevi babalarının desteği ve platonik aşkları gibi duygusal yönler de işlenmiştirFilmdeki mizah anlayışı avam esprilere kaçmadan seyir keyfi veren bir ton yakalamıştırFilm seyirciye verdiği mesajlar açısından ise dostluk, aile, aşk ve hayatta kalma gibi temaları ele almıştırFilmdeki karakterlerin yaşadıkları zorluklara rağmen birlikte gülebilmeleri ve hayallerini gerçekleştirmeye çalışmaları seyirciyi hem eğlendiriyor hem de etkiliyor.

Film Türk komedi sinemasında sıkça rastlanan bir tür olan kara mizah ve absürt komedi türünde bir film. Bu türdeki diğer filmler arasında Hababam Sınıfı, G.O.R.A., Organize İşler, Kabadayı, Eşkıya gibi filmler sayılabilir. Bu filmlerle ortak noktaları ise şunlardır:


Filmde yetiştirme yurdunda büyüyen iki arkadaşın hayata tutunma çabaları, manevi babalarının desteği ve platonik aşkları gibi duygusal yönler de işlenmiştir. Bu da filmdeki komedinin yanında dramatik bir boyut da olduğunu gösterir. Bu bakımdan Hababam Sınıfı, Kabadayı ve Eşkıya gibi filmlerle benzerlik gösterir.


Filmde ceset, tiner ve araba gibi ilginç unsurların bir araya gelmesi seyirciyi hem gülümsetiyor hem de şaşırtıyor. Filmde ayrıca kara mizah ve absürt komedi öğeleri kullanılmıştır. Bu da filmdeki komedinin uçarı ve burlesk bir tonu olduğunu gösterir. Bu bakımdan G.O.R.A. ve Organize İşler gibi filmlerle benzerlik gösterir.


Filmde yönetmen Erkan Kolçak Köstendil aynı zamanda oyuncu olarak da rol almıştır. Bu da filmdeki komedinin yönetmenin kendi mizah anlayışını yansıttığını gösterir. Bu bakımdan Cem Yılmaz’ın yönettiği ve oynadığı G.O.R.A. gibi filmlerden farklıdır.


Filmde Nejat İşler, Rıza Kocaoğlu ve Merve Dizdar gibi tanınmış ve başarılı oyuncular yer almıştır. Bu da filmdeki oyunculuk performanslarının yüksek olduğunu gösterir. Bu bakımdan Hababam Sınıfı gibi amatör oyuncuların yer aldığı filmlerden farklıdır.


Filmde seyirciyi şaşırtacak bir final bölümü de mevcuttur. Bu da filmdeki komedinin sadece güldürmek değil aynı zamanda düşündürmek de istediğini gösterir. Bu bakımdan Organize İşler gibi tahmin edilebilir sonu olan filmlerden farklıdır.


Filmi kimler sevebilir?


  • Kara mizah ve absürt komedi türündeki filmleri sevenler
  • Erkan Kolçak Köstendil, Nejat İşler, Rıza Kocaoğlu ve Merve Dizdar gibi oyuncuların hayranları
  • Yetiştirme yurdunda büyüyen iki arkadaşın hayata tutunma çabaları, manevi babalarının desteği ve platonik aşkları gibi duygusal yönleri de ilgi çekici bulanlar
  • Seyirciyi şaşırtacak bir final bölümü bekleyenler


Film seyirciler tarafından farklı şekillerde değerlendirilmiştir. Bazı seyirciler filmi beğenmiş ve komedi unsurlarını, oyuncu performanslarını ve final bölümünü övmüşlerdir. Bazı seyirciler ise filmi beğenmemiş ve küfürlü olduğundan, senaryosunun basit olduğundan ve oyuncuların yeteneklerini harcadığından yakınmışlardır.

MAHALLEDEN ARKADAŞLAR - Küçük bir mahallede 90'ların büyük ruhu!

0 yorum | Şarkıları dinle...

  

Film, Selçuk Aydemir’in 2015 yılında yayımlanan aynı isimli kitabından uyarlanmış.

Yönetmeni ve senaristi Selçuk Aydemir olan filmin başrollerinde Nurgül Yeşilçay, Alper Kul ve Murat Akkoyunlu yer alıyorFilm, 90’lı yıllarda Küçükçekmece’de mahallenin reisi olarak bilinen İsmet’in gözüne girmek isteyen Selçuk’un, bu uğurda arkadaşlarıyla olan ilişkilerini anlatıyor.

Filmde 90’lı yılların mahalle kültürüne, çocukluk anılarına ve dönemin popüler olaylarına göndermeler yapılıyorFilmde o yıllarda mahalle arkadaşlığı üzerinden dostluk, çocukların kendi aralarındaki dostluk bağı ve ilişkileri, ailelerinin tavrı, hayalleri ve hayat mücadelesi gibi olaylar anlatıyor. 90'lı yıllarda çocuklar arasında çete kurmak, kendi aralarında öne çıkan bir lider belirlemek ve o adına "çete" dedikleri gruba katılmak çocuklar için ayrı önemliydi. Selçuk Aydemir de özellikle esasen bir çocuk munzurluğu gurubu olan bu çetecilik üzerinden asıl değerli olanın gerçek arkadaşlık bağı olduğunu esprili şekilde anlatmış. Hani öyle şahane bir film diyemem ama çerezlik... 

EL BAR - Kim güvenilir, kim değil?

0 yorum | Şarkıları dinle...

  

Film, 2017 yılında çekilmiş bir İspanyol gerilim-komedi filmidir. Yönetmeni Álex De La Iglesia, senaristleri ise Álex De La Iglesia ve Jorge Guerricaechevarría’dır. Film, Madrid’in merkezindeki bir barda geçer. Bir sabah, bardan çıkan iki müşteri keskin nişancı tarafından vurulur. Barda kalan diğer müşteriler ise panik içinde hayatta kalmaya çalışır. Filmde Mario Casas, Blanca Suárez, Carmen Machi ve José Sacristán gibi ünlü İspanyol oyuncular rol alır.

Film, tek mekan filmlerini sevenler için ilgi çekici bir seçenek olabilir. Filmde insan psikolojisi, toplumsal sınıflar, salgın hastalıklar ve gizemli olaylar gibi temalar işlenir. Film hem gerilim hem de komedi unsurları içerir. 


El bar filmi, yönetmeni ve senaristi Álex De La Iglesia, 1965 doğumlu bir İspanyol yönetmen, senarist ve yapımcıdır. İlk filmi olan Mutant Action (1993) ile dikkat çeken Iglesia, daha sonra The Day of the Beast (1995), Perdita Durango (1997), Dying of Laughter (1999), Common Wealth (2000), Eight Hundred Bullets (2002), Ferpect Crime (2004), The Oxford Murders (2008), The Last Circus (2010), Witching and Bitching (2013) gibi filmlere imza atmıştır.

Iglesia’nın filmleri genellikle kara mizah, gerilim, korku ve fantastik unsurlar içerir. Iglesia, toplumun marjinal kesimlerine, insan doğasının karanlık yönlerine ve İspanyol kültürüne eleştirel bir bakış sunar. Iglesia’nın filmleri hem eleştirmenler hem de izleyiciler tarafından beğenilmiş ve pek çok ödül kazanmıştır.

El bar filmi, Iglesia’nın önceki çalışmalarıyla benzerlikler taşıyan bir film olmakla birlikte, bazı farklılıklar da gösterir. Örneğin filmde Iglesia’nın diğer filmlerine göre daha az şiddet ve kan sahneleri vardır. Ayrıca filmde fantastik veya doğaüstü unsurlar yer almaz. Filmde daha çok gerçekçi ve güncel bir senaryo izlenir.

El bar filmi, gerilim ve korku unsurları yanında komedi unsurları da içeren bir film olup, mizah anlayışı kara mizaha dayanır. Filmde, barda mahsur kalan karakterlerin birbirleriyle olan diyalogları, çatışmaları ve çaresizlikleri komik bir şekilde sunulur. Filmde ayrıca İspanyol kültürüne ve toplumsal sınıflara yönelik eleştirel ve ironik göndermeler de vardır.

Filmdeki komedi unsurlarının seyirciye verdiği mesajlar ise farklı yorumlanabilir. Bazı izleyiciler filmdeki komedinin gerilimi hafiflettiğini ve izleyiciyi eğlendirdiğini düşünebilir. Bazı izleyiciler ise filmdeki komedinin gerilimi arttırdığını ve izleyiciyi rahatsız ettiğini düşünebilir. Ayrıca filmdeki komedinin insan doğasının karanlık yönlerini ortaya çıkardığını ve toplumsal sorunlara dikkat çektiğini de söylemek mümkündür.


El bar filmi, benzer filmlerle karşılaştırıldığında bazı farklılıklar gösterir. Benzer filmler arasında şunlar sayılabilir:

  • Ölümcül Çözüm (2005): Bu filmde de bir grup insan, bir işyerinde mahsur kalır ve birbirlerinden şüphelenmeye başlar. Ancak bu filmde komedi unsuru yoktur ve film daha çok dram ve gerilim üzerine kuruludur.
  • Asabiyim Ben (2014): Bu filmde de birbirinden bağımsız altı hikaye anlatılır. Bu hikayelerde de insanların öfke, intikam ve şiddet duyguları işlenir. Ancak bu filmde kara mizah daha baskındır ve film daha çok toplumsal eleştiri yapar.
  • Ocean’s Eleven (2001) ve Ocean’s Twelve (2004): Bu filmlerde de bir grup soyguncu, büyük bir soygun planlar ve gerçekleştirir. Bu filmlerde de komedi ve gerilim unsurları vardır. Ancak bu filmlerde tek mekan yoktur ve film daha çok aksiyon üzerine kuruludur.

El bar filmi ise bu filmlerden farklı olarak tek mekan filmlerinden biridir. 


Kimler izlemeli?


El bar filmi, herkesin zevkine hitap etmeyen bir film olabilir. Filmdeki gerilim ve komedi unsurları bazı izleyicileri rahatsız edebilir. Filmdeki mantıksızlıklar ve tutarsızlıklar da bazı izleyicileri tatmin etmeyebilir. Bu nedenle filmi izlemek isteyenlerin şunlara dikkat etmesi gerekir:


  • Filmde kara mizah anlayışı hakimdir. Filmdeki komedi sahneleri bazen gerilimi hafifletirken, bazen de gerilimi arttırabilir. Filmdeki komedi unsurları aynı zamanda insan doğasının karanlık yönlerini ve toplumsal sorunları da ortaya çıkarır. Bu nedenle filmi izlemek isteyenlerin kara mizaha karşı duyarlı olmaması gerekir .
  • Filmde tek mekan olan barın içinde geçen olaylar anlatılır. Filmdeki olayların gelişimi ve sonucu da tatmin edici olmayabilir. Bu nedenle filmi izlemek isteyenlerin tek mekan filmlerini sevmesi ve filmdeki olaylara mantık aramaması gerekir .
  • Filmde hem gerilim hem de komedi unsurları vardır. Filmdeki gerilim sahneleri bazen aşırı ve gereksiz bulunabilir. Filmdeki komedi sahneleri de bazen sırıtabilir. Bu nedenle filmi izlemek isteyenlerin bu tür karışımına açık olması gerekir.

Film hakkında yorum yapan izleyicilerden bazıları şunları yazmıştır:


  • "Filmdeki oyunculuklar çok iyiydi. Tek mekan filmlerini seviyorum. Gerilim ve komedi karışımı güzeldi".
  • "Bazı sahneleri aşırı bazı sahneleri sıkıcı ve itici ama genel manada güzel bir film denilebilir en azından heyecanlı".
  • "Tek mekan filmlerinden hoşlananlar için güzel bir seçenek. Gerilim ve komedi dengesi iyi kurulmuş. Oyuncular da başarılı".
  • "Filmdeki mantıksızlıklar ve tutarsızlıklar çok fazlaydı. Filmdeki komedi unsurları da sırıttı. Filmdeki gerilim sahneleri de aşırı ve gereksizdi".
  • "Filmdeki kara mizah anlayışını sevmedim. Filmdeki komedi sahneleri gerilimi bozdu. Filmdeki olayların gelişimi ve sonucu da tatmin etmedi".

OBSESSION - Aşkın sınırlarını zorlayan bir tutku!

0 yorum | Şarkıları dinle...

  

Obsession dizisi, 2023 yılında Netflix’te yayınlanan bir erotik gerilim dizisidir. Dizinin konusu, esrarengiz Anna Barton’un nişanlısının babası William ile tutkulu bir ilişkiye başlamasıyla ortaya çıkan tehlikeli bir aşk üçgeninin etrafında dönüyor. Anna her iki ilişkiyi de sürdürmek için savaşırken, William saplantılı bir sarmalın içine çekilir. Ama biri incinmeden önce sırlarını ne kadar süre saklayabilirler?

Dizinin türü dram, erotik ve gerilimdir. Dizide kimlik, cinsiyet, şiddet, intikam, aile ve yaratıcılık gibi konular işlenir. Dizi, Josephine Hart’ın Damage adlı romanından uyarlanmıştır.

Dizinin oyuncu kadrosunda şu isimler yer alır:

  • Richard Armitage: William Farrow rolünde. William, başarılı bir çocuk cerrahıdır. Ailesiyle gergin ama iyi bir hayat yaşamaktadır. Ancak Anna’ya karşı duyduğu saplantılı aşk onu tehlikeli bir yola sokar.
  • Charlie Murphy: Anna Barton rolünde. Anna, gizemli ve güzel bir kadındır. Nişanlısı Jay ile mutlu olmaya çalışmaktadır. Ancak Jay’in babası William ile yaşadığı yasak ilişki onu iki ateş arasında bırakır.
  • Indira Varma: Ingrid Farrow rolünde. Ingrid, William’ın eşi ve Jay’in annesidir. Başarılı bir avukattır. Ailesine bağlıdır. Ancak kocasının sırrını öğrendiğinde hayatı altüst olur.
  • Rish Shah: Jay Farrow rolünde. Jay, William ve Ingrid’in oğludur. Anna ile nişanlıdır. Babasına hayranlık duyar. Ancak babasının nişanlısıyla ilişkisi olduğunu öğrendiğinde şok olur.


Obsession dizisinin yönetmenleri Glenn Leyburn ve Lisa Barros D’sa’dır. Bu yönetmenler daha önce Ordinary Love (2019) ve Good Vibrations (2012) gibi filmleri yönetmişlerdir. Bu filmler de dram türündedir ve insan ilişkilerine odaklanır. Obsession dizisi ise bu yönetmenlerin ilk erotik gerilim türündeki işidir. Dizi, Josephine Hart’ın Damage adlı romanından uyarlanmıştır.

Obsession dizisinin senaristleri Morgan Lloyd-Malcolm ve Benji Walters’dır. Bu senaristler daha önce The Split (2018-2020) ve The Capture (2019) gibi dizilerde çalışmışlardır. Bu diziler de dram ve gizem türündedir ve aile, adalet ve gerçeklik gibi konuları işler. 

  • Dizi, yasak aşkın getirdiği tehlikeleri ve sonuçlarını gösterir. Dizide Anna ve William arasındaki ilişki, hem kendilerini hem de çevrelerindekileri yaralar. Dizi, yasak aşkın sadece fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik ve sosyal bir saplantı olduğunu vurgular.
  • Dizi, insan doğasının karanlık yönlerini ortaya çıkarır. Dizide Anna ve William arasındaki ilişki, şiddet, intikam, yalan ve ihanet gibi olumsuz duyguları tetikler. Dizi, insanların kendilerini tanımadıkları ve kontrol edemedikleri bir tutkunun esiri olabileceklerini gösterir.
  • Dizi, aile ve toplum baskısının etkisini sorgular. Dizide Anna ve William arasındaki ilişki, aile ve toplum tarafından kabul edilmeyen bir ilişkidir. Dizi, Anna ve William’ın bu baskıya karşı nasıl direndiklerini veya boyun eğdiklerini gösterir. Dizi, aile ve toplum baskısının insanların özgürlüklerini kısıtladığını veya onları koruduğunu tartışmaya açar.


Obsession dizisi, benzer dizilerle karşılaştırıldığında bazı farklılıklar gösterir. Benzer diziler arasında şunlar sayılabilir:


  • You (2018-): Bu dizide de bir kitapçı çalışanı olan Joe Goldberg, aşık olduğu kadınları takip eder ve onlarla ilişki kurmaya çalışır. Bu süreçte Joe, saplantılı ve tehlikeli bir karaktere dönüşür. Bu dizide de erotik ve gerilim unsurları vardır. Ancak bu dizide tek mekan yoktur ve dizi daha çok aksiyon üzerine kuruludur.
  • Sex/Life (2021-): Bu dizide de evli bir kadın olan Billie Connelly, eski sevgilisi Brad ile yeniden iletişime geçer ve onunla yasak bir ilişkiye girer. Bu dizide de erotik ve gerilim unsurları vardır. Ancak bu dizide tek mekan yoktur ve dizi daha çok dram üzerine kuruludur.
  • Behind Her Eyes (2021): Bu dizide de evli bir psikiyatrist olan David ile sekreteri Louise arasında bir ilişki başlar. Ancak Louise, David’in eşi Adele ile de arkadaş olur ve sırlarını öğrenmeye başlar. Bu dizide de erotik ve gerilim unsurları vardır. Ancak bu dizide tek mekan yoktur ve dizi daha çok gizem üzerine kuruludur.

Obsession dizisi ise bu dizilerden farklı olarak tek mekan filmlerinden biridir. Dizi, Londra’da bir hastanede çalışan William ile oğlunun nişanlısı Anna arasındaki ilişkiyi anlatır.


Kimler izlemeli?


Obsession dizisi, herkesin zevkine hitap etmeyen bir dizi olabilir. Dizideki erotik ve gerilim unsurları bazı izleyicileri rahatsız edebilir. Dizideki mantıksızlıklar ve tutarsızlıklar da bazı izleyicileri tatmin etmeyebilir. Bu nedenle diziyi izlemek isteyenlerin şunlara dikkat etmesi gerekir:


  • Dizide yasak aşk anlayışı hakimdir. Dizide William ve Anna arasındaki ilişki, hem kendilerini hem de çevrelerindekileri yaralar. Dizi, yasak aşkın sadece fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik ve sosyal bir saplantı olduğunu vurgular. Bu nedenle diziyi izlemek isteyenlerin yasak aşka karşı duyarlı olmaması gerekir.
  • Dizide insan doğasının karanlık yönleri ortaya çıkarılır. Dizide William ve Anna arasındaki ilişki, şiddet, intikam, yalan ve ihanet gibi olumsuz duyguları tetikler. Dizi, insanların kendilerini tanımadıkları ve kontrol edemedikleri bir tutkunun esiri olabileceklerini gösterir. Bu nedenle diziyi izlemek isteyenlerin insan doğasına karşı duyarlı olmaması gerekir.
  • Dizide tek mekan olan hastanede geçen olaylar anlatılır. Dizideki olayların gelişimi ve sonucu da tatmin edici olmayabilir. Bu nedenle diziyi izlemek isteyenlerin tek mekan dizilerini sevmesi ve dizideki olaylara mantık aramaması gerekir.

 Dizi hakkında yorum yapan izleyicilerden bazıları şunları yazmıştır:

  • "Dizi çok sıkıcı ve saçma. Oyuncuların hiçbir kimyası yok. Senaryo da çok zayıf. Erotik sahneler de çok yapay ve gereksiz. Netflix’in böyle bir diziyi yayınlamasına şaşırdım".
  • "Dizi çok heyecanlı ve baştan çıkarıcı. Oyuncuların performansları çok iyi. Senaryo da ilginç ve sürükleyici. Erotik sahneler de çok tutkulu ve gerçekçi. Netflix’in böyle bir diziyi yayınlamasına sevindim".
  • "Dizi çok abartılı ve komik. Oyuncuların hiçbir inandırıcılığı yok. Senaryo da çok mantıksız ve tutarsız. Erotik sahneler de çok aşırı ve komik. Netflix’in böyle bir diziyi yayınlamasına güldüm"
  • "Dizi çok etkileyici ve dramatik. Oyuncuların performansları çok başarılı. Senaryo da ilgi çekici ve gerilimli. Erotik sahneler de çok duygusal ve samimi. Netflix’in böyle bir diziyi yayınlamasına teşekkürler".