Kimi Aramıştınız?

film etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
film etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

PASSAGES - İçim şişti

0 yorum | Şarkıları dinle...

 

Başlıkta kısaca da belirttiğim gibi üç güne yaya yaya içimi şişirdi bu film. Mubi'yi bin yıldır açmıyordum pişman etti. Tekrar tekrar yazayım. İnsanı zorla homofobik yapacaksınız. Her açtığım filmde öpüşen, sevişen, ölümüne sex yapan erkek görmekten bıktım arkadaş. Eşcinsellikte bile erkek egemen. Bin yılda bir rastlarsın lezbiyenlerin normalleştirmeye çalışıldığı sahnelere. Ayrıca normalleştirecekseniz gidin Anadoluda filan ücretsiz gösterimler yapın. Cinsel devrim filan yaparsınız. Ayrıca film görüntüleri çekimleri oyunculuklar çok güzel olsa da hiç öyle bohem bi karakter olmamış bu kardeş, eğer vermeye çalıştığın mesaj oysa. Öyle vah vah bu çocuğun da yüzü gülmedi filan diyemedim yani. Bildiğin ezik karaktersizin biri. O kadar. Çok sinirlendirdin beni bırak o kamerayı.

Do Not Disturb

0 yorum | Şarkıları dinle...

 

Filmi izledikten sonra yorumlara hiç bakmadan yazıyorum.

Ben Cem Yılmaz'ın filmlerini seviyorum. Kara Komik serisini çok geç izlemiş ve bir sürü insanın hiç beğenmediğini duyunca şaşırmıştım mesela.

Do Not Disturb'ün fark yarattığını düşündüğüm noktaları da vardı. Olayların bir sokakta ve gece yarısı geçiyor olması. Film karakterinin işlerinin kesiştirilmesi farklı bir hava katmış. Gece müdürü, çamaşırcı, nöbetçi eczacı vs.. Seçilen karakterler üzerinden aslında çok ağır sosyolojik çıkarımlar ortaya koyan bir film. İnsana dair aklınızda yer eden bakış açılarına soru işareti ile ünlemle geliyor. Sınıf farklılıkları, kibir, cehalet, küçümseme, güç savaşları, kendini gerçekleştirme çabaları, kişisel gelişimciler ve aslında hepsinin yolunun bir yerde de kesişiyor olması söyleyebileceklerimden...

Bir de ben otel seviyorum. Otel'de geçen filmleri ve otellerin hikâyelerini seviyorum. Böyle bilmler olsun izlerim.

PRENS - Gökler sizi inandırsın!

0 yorum | Şarkıları dinle...

 

Hepimizin gülmeye ihtiyacı olduğu şu günlerde... şeklinde bir klişe giriş yaptırmayın bana. Absürt komedi çok güzel yahu. Giray Altınok'u BKM yapımlarını izleyenler, Güldür Güldür'den bilenler vardır muhtemelen. Ayıptır söylemesi ben instagram fanıyım yıllardır. 

Hani oluyor hepimizin dönem dönem çok komik bulduğu, takip ettiği, bir süre sonra da amaan baydı bu da aynı şeyler diyip takipten çıktığı komedi performansçıları (uydurdum) Bende kalan nadir oyunculardan biri. Hâlâ her paylaştığına sesli gülüyorum. Neyse Prens dizisini anlatacağım işte onu diyorum. İlk olarak instagram'da Bongomia adlı hesabında büyük ilgi gördü kralımız. En zor ve en güzel olanı da üstüne dandirikten bir pelerin ve eğreti bir taç oturtup bütün komediyi cep telefonuyla kendini çeken bir açıdan vermeyi başaran bir yetenekten bahsediyorum. Hani birine çok içerlenirsiniz de aklınıza bi laf gelir gediğine sokar rahatlarsınız. İşte kendisi o lafları inci gibi ardışık sıralıyor maaşallah.

Kral paylaşımları çok beğenilince bu karakter dizi oldu ve eminim ki bu çok zor bir süreçtir. Blu TV'de yayınlandı. Elbet kaygılarım vardı ama beklenti içine de girmedim. Ne çıkarsa bahtıma, güldüğüm yanıma kâr dedim. Ona rağmen beklentimin üstünde bir prodüksiyon çıktı.

Bu devirde gülmek de güldürmek de zor gençler. Çaba gösterene de kendinize de fırsat verin.

Size ayrı tavsiyem, instagram'da @bongomytv hesabına girip Kral paylaşımlarını geriye kadar oturup izleyin. Bongomia Krallığı'nda geçiyor olaylar. Leyla ile Mecnun fanları bilir. Orada da Metonya Krallığımız vardı. Hey gidi...

Ha bu arada Semiramis'li paylaşımlar ayrı efso. Başka karakterler de var tabi pilot filan...

Yani velhasıl, akrabalarını verip mandalla leğen almak isteyenler buyurun. Bir yerden başlayın Giray Altınok izlemeye bence.



MÜJDEMİ İSTERİM - Katil, nişanda nişan alınca...

0 yorum | Şarkıları dinle...

  

Müjdemi İsterim filmi çerezlik komedi yerli filmlerden biri. Ecem Erkek her zamanki gibi bana bakınca bile gülebildiğim bir oyunculuk sunuyor. Pek de sempatik. Biraz absürd biraz macera biraz komedi yuvarlanıp gidiyor film. Çok komik de değil ama bir yerinde sesli güldüğümü hatırlıyorum neresiydi bilemedim : )

Aslında bütün olayalar nişan etkinliğinde işlenen bir cinayetle başlıyor. Kim yapmış kim kimi seviyormuş, kıskandırıyormuş derken bir bakıyoruz sevenler başkasını sever olmuş. Filmin sonunda devam filmi çekileceğini de göz kırpıyor.

Filmin yönetmeni Ömer Faruk Yardımcı. Senaryosunu ise Ömer Faruk Yardımcı ve Olcay Onur Kaya'ya ait. Filmin başrollerinde Ahmet Kural, Ecem Erkek ve Mehmet Özgür yer alıyor.

Bulut, nişanından bir gün önce eski sevgilisiyle karşılaşır ve onun hamile olduğunu öğrenir. Genç kadın, Bulut'u nişanlısından ayrılmazsa basına konuşmakla tehdit eder. Bulut, nişandan kaçmaya karar verir ancak arabasında gizlenen Müjde ile karşılaşır. Kısa süre sonra nişanda bir cinayet işlendiğini öğrenirler ve polis peşlerine düşer. Masumiyetlerini kanıtlamak için cinayeti çözmeye çalışırlar.



NASİPSE ADAYIZ - Politika, siyaset ve gerçekler

0 yorum | Şarkıları dinle...

  

Film, herkesin bildiği fakat işleyişi değiştiremediği düzenin protototipi adeta.Ercan Kesal'ı izlemek benim için çok gerçekçi. Yeri ayrı. Başkası olsa sıkıcı gelebilirdi. Film politikaya nasıl bir tavırla girip gidişatta neleri yapmak durumunda kaldığı veya yaptığı ile ilgili politikanın kokusunu burnumuza yakacak derecede tüttürüyor. Vitrinde başka türlü, arka planda başka türlü dönen mevzular, insanları değiştiren gidişatlar, raconlar, çıkarcılar....

Gerçekleri bir kez daha iç çekerek izlemek isterseniz, bir de seçim döneminde üstelik... buyurunuz.

The Awakening of Motti Wolkenbruch - Hangi mezhebe gidersen git, aynı Tanrı değil mi?

0 yorum | Şarkıları dinle...

  

Film her ne kadar Ortodoks Yahudi bir genç adamın esneklik tanımayan gelenekler ile gönlünden geçeni yapma, sevme isteği arasında kalışını anlatsa da bu hemen her kültürde mevcut bir sıkıntı maalesef. Aman bizim dinimizden, mezhebimizden, memleketimizden birini bul evlen. Bunun akrabaya kadar giden "yabancıya gitmesin" saçmalıklarını da bilmiyor değiliz.

Bu filmle ben de pek detayını bilmediğim Yahudi kültürü ve gelenekleri hakkında fikir sahibi olmuş oldum. Film komedi ağırlıklı aslında. Kolay izlenen türden. Çocuğun sanırım baş haham deniyordu onunla olan bir sahnesine bayıldım. Çocuk isyan ederek başka mezhebe gideceğim ben de diyor. Adam, gitsen ne olacak, aynı Tanrı? diyor :))

Bu filmde beni düşündüren şu oldu. Genelde anne babadan biri yumuşak huylu ara bulucu, diğeri katı disiplinli kuralcıdır filan. Burada çocuğun babası minnoş karakteri oynamış. Ama mevzu bahis olan kızı olsaydı da öyle mi davranırdı acaba diye düşünmeden edemiyor insan.


KADAVER - Ürkütücü bir hayat mücadelesi sahnesi

0 yorum | Şarkıları dinle...

  

Korku - gerilim filmlerini bin yılda bir izleyesim gelir. İlgimi çekmiş demek Netflix listeme eklemişim. Kadaver'in ilk sahneleri gerçekten iyi bir film izlenimi bırakıyor. Daha ben Chernobyl dizisinin etkisinden çıkamamışken hemen ardından yine bir nükleer felaket ortamı ile açılış yapan bir filmi fark etmeden tercih etmiş olmam tesadüf olmadı sanırım. Film hayatta kalmanın imkansıza dayandığı anlaşılan bir ortamda bile bir tiyatro oyunu olduğunu görmeleri ile en azından kızımızın yüzünün bir kez güldüğünü görürüz belki niyeti ile giren kadın, kocası ve kızı üzerinden mevzuları anlatıyor. Bazı sahnelerinde off be abla çocuğu o izbe karanlık devasa yerde kendi haline bırakırsan herhalde kaybolur diyorsun ama, mesajını vermeye güzel devam etmiş neyse ki. Maske takan seyirci kim, takmayan oyuncu kim, hangisi rol, hangisi gerçek, hayatta kalmak için ne yapılması normaldir, normal nedir, ailesini kaybeden biri nasıl acı çeker, öcünü nasıl alır, acını nasıl çektiğin senin karakterini yansıtır diyip bağlayayım.


ADA VE MAESTRO - Eşini döven her pisliğin ardında bir anne var

0 yorum | Şarkıları dinle...

  

İzlediğim bazı dizi veya filmlerin kategorisinde kolay izlenen fakat mesajları ağır olan filmler olarak tabir ettiğim bir gurup var. Ada ve Maestro da onlardan biri. İlle de mesaj vereceğim diye sizi buhranlara sokmasına gerek yok. Bir Yunan adasında geçiyor. Pandemi döneminin yoğun zamanında yine ona uygun çekilmiş. Kaçak partiler, kapılara asılan maskesiz girmeyiniz uyarıları görüyoruz. 

Bu dizi ne anlatıyor derseniz, ben içinde müzik konusu geçtiği için izlemeye aşlamıştım. Onun dışında aşkı, kadını, erkeği, kötü bir insanın perde arkasını anlatıyor. Evlilikleri sorguluyor. Aşkta aykırı bulunan, yadırganan örnekler seçilmiş. Kimisi evli, kimisi gey, kimisinin arasında 30 yaş var ama birbirine aşık. Bu kişilerin hepsinin kendi bakış açılarından ne kadar haklı olduğunu anlatıyor. Her dizi ve filme sosyal sorumluluk projesi gibi öpüşen erkek sokuşturulmasından sıkılsam da yadırganan aşklar örneği için uygun olmuş bu dizide. Geleneksel "değerler" ne kadar değerli, kime değer veriyor, kimi değersizleştiriyor bunları eleştirel gözle izleyebilirsiniz. 

Dizinin oyuncularından Klelia Andriolatou'nun güzelliğine bayıldığımı söylemeliyim. Hülya Avşar'ın çok genç olduğu filmlerdeki zamanlarını hatırlattı. Genel olarak oyuncuların tamamını izlemekten keyif aldığımı söyleyebilirim. Hani nerede oynamış başka izleyeyim diyebileceklerimden.

Ben mini dizi niyeti ile izledim fakat sonu sanki devamı da gelebilirmiş şeklinde bitti bence. Aslında uzarsa sıkabilir. Keşke daha kesin bitirilseymiş.

En çok sevdiğim mesajlardan biri de ekran görüntüsünü koyduğum diyalogdaki savunduğum özeleştiridir. Kadınlar değişirse dünya değişir.