Kimi Aramıştınız?

dizi izle etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
dizi izle etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

The Skin I Live In - Derinin altında saklanan intikam.

0 yorum | Şarkıları dinle...

 

Film, ünlü bir plastik cerrah olan Robert Ledgard’ın (Antonio Banderas), geçmişte yaşadığı trajedilerden intikam almak için yaptığı deneyleri ve esir tuttuğu gizemli bir kadın olan Vera Cruz’u (Elena Anaya) anlatıyor. Film, Thierry Jonquet’in Mygale adlı romanından uyarlanmıştır.

Almodóvar, filmi “çığlık veya korku olmayan bir korku hikâyesi” olarak tanımlamıştır. Filmde kimlik, cinsiyet, şiddet, intikam, aile ve yaratıcılık gibi konular işlenir. Almodóvar, filmde gerilim, melodram ve bilim kurgu gibi farklı türleri ustaca harmanlar. Filmdeki görsel ve müzikal öğeler de dikkat çekicidir. Film, renkli ve zarif bir estetik sunar. Alberto Iglesias’ın müziği ise filmdeki duygusal yoğunluğu artırır.

Film, oyunculuk, senaryo ve yönetim açısından başarılıdır. Banderas ve Anaya’nın performansları özellikle etkileyicidir. Senaryo ise sürükleyici, şaşırtıcı ve orijinaldir. Yönetim ise Almodóvar’ın tecrübesini ve yeteneğini yansıtır. Filmdeki zayıf yönler ise bazı sahnelerin fazla uzun veya gereksiz olması, bazı karakterlerin yeterince geliştirilmemesi veya bazı olayların mantıksız veya inandırıcı olmaması olabilir. Bunlar ise filmdeki genel kaliteyi çok fazla etkilemez.

Sonuç olarak, The Skin I Live In filmi izleyiciye sıradan olmayan bir sinema deneyimi sunar. Almodóvar’ın cesur ve yaratıcı vizyonunu gösteren film, insan doğasının karmaşıklığını ve çelişkilerini gözler önüne serer. Film, hem estetik hem de felsefi açıdan tatmin edicidir.


YORUMLAR

Film, genel olarak olumlu eleştiriler almıştır. İzleyiciler, filmi sürükleyici, şaşırtıcı, orijinal ve cesur bulmuşlardır. Almodóvar’ın yönetmenliği, Banderas ve Anaya’nın oyunculukları, senaryonun karmaşıklığı ve filmdeki görsel ve müzikal öğeler övülmüştür. Filmdeki cinsellik, şiddet ve kimlik temaları ise bazı izleyicileri rahatsız etmiş veya şaşırtmıştır. Filmdeki bazı sahnelerin fazla uzun veya gereksiz olduğu, bazı karakterlerin yeterince geliştirilmediği veya bazı olayların mantıksız veya inandırıcı olmadığı da eleştirilen noktalardan olmuştur. Bunlar ise filmdeki genel kaliteyi çok fazla etkilememiştir.

İşte bazı izleyici yorumlarından alıntılar:

  • “Bu film beni çok etkiledi. Almodóvar’ın en iyi filmlerinden biri bence. Oyunculuklar harikaydı. Hikaye çok ilginç ve sarsıcıydı. Filmdeki estetik ve müzik de çok güzeldi.”
  • “Film bana göre değildi. Çok karanlık ve rahatsız ediciydi. Cinsellik ve şiddet sahneleri çok fazlaydı. Hikaye de çok karmaşık ve saçmaydı. Almodóvar’ın daha iyi filmlerini izlemiştim.”
  • “Film çok orijinal ve cesurdu. Almodóvar’ın tarzını seviyorum. Banderas ve Anaya çok iyi oynamışlar. Hikaye çok şaşırtıcı ve gerilimliydi. Filmdeki temalar da çok ilgi çekiciydi.”
  • “Film beni hayal kırıklığına uğrattı. Almodóvar’ın daha iyi yapabileceğini düşünüyorum. Film çok uzun ve sıkıcıydı. Bazı sahneler gereksizdi. Karakterler de yeterince geliştirilmemişti.”




TAMİRHANE - Bazen işler düşündüğünüz gibi gitmez.

0 yorum | Şarkıları dinle...

  

Tamirhane, 2022 yılında vizyona giren bir Türk komedi filmidir. Yönetmenliğini Erkan Kolçak Köstendil’in yaptığı filmin senaryosu Bülent Şakrak’a aittir. Filmin başrollerinde Nejat İşler, Rıza Kocaoğlu ve Merve Dizdar yer almaktadır. Film, yetiştirme yurdunda büyüyen iki yakın arkadaşın boya ve kaporta dükkanında başlarına gelen komik olayları konu edinmektedir. Filmde ceset, tiner ve araba gibi ilginç unsurlar kullanılarak kara mizah yapılır.

filmde kara mizah ve absürt komedi öğeleri kullanılmıştır. Filmde ceset, tiner ve araba gibi ilginç unsurların bir araya gelmesi seyirciyi hem gülümsetiyor hem de şaşırtıyorFilmde ayrıca yetiştirme yurdunda büyüyen iki arkadaşın hayata tutunma çabaları, manevi babalarının desteği ve platonik aşkları gibi duygusal yönler de işlenmiştirFilmdeki mizah anlayışı avam esprilere kaçmadan seyir keyfi veren bir ton yakalamıştırFilm seyirciye verdiği mesajlar açısından ise dostluk, aile, aşk ve hayatta kalma gibi temaları ele almıştırFilmdeki karakterlerin yaşadıkları zorluklara rağmen birlikte gülebilmeleri ve hayallerini gerçekleştirmeye çalışmaları seyirciyi hem eğlendiriyor hem de etkiliyor.

Film Türk komedi sinemasında sıkça rastlanan bir tür olan kara mizah ve absürt komedi türünde bir film. Bu türdeki diğer filmler arasında Hababam Sınıfı, G.O.R.A., Organize İşler, Kabadayı, Eşkıya gibi filmler sayılabilir. Bu filmlerle ortak noktaları ise şunlardır:


Filmde yetiştirme yurdunda büyüyen iki arkadaşın hayata tutunma çabaları, manevi babalarının desteği ve platonik aşkları gibi duygusal yönler de işlenmiştir. Bu da filmdeki komedinin yanında dramatik bir boyut da olduğunu gösterir. Bu bakımdan Hababam Sınıfı, Kabadayı ve Eşkıya gibi filmlerle benzerlik gösterir.


Filmde ceset, tiner ve araba gibi ilginç unsurların bir araya gelmesi seyirciyi hem gülümsetiyor hem de şaşırtıyor. Filmde ayrıca kara mizah ve absürt komedi öğeleri kullanılmıştır. Bu da filmdeki komedinin uçarı ve burlesk bir tonu olduğunu gösterir. Bu bakımdan G.O.R.A. ve Organize İşler gibi filmlerle benzerlik gösterir.


Filmde yönetmen Erkan Kolçak Köstendil aynı zamanda oyuncu olarak da rol almıştır. Bu da filmdeki komedinin yönetmenin kendi mizah anlayışını yansıttığını gösterir. Bu bakımdan Cem Yılmaz’ın yönettiği ve oynadığı G.O.R.A. gibi filmlerden farklıdır.


Filmde Nejat İşler, Rıza Kocaoğlu ve Merve Dizdar gibi tanınmış ve başarılı oyuncular yer almıştır. Bu da filmdeki oyunculuk performanslarının yüksek olduğunu gösterir. Bu bakımdan Hababam Sınıfı gibi amatör oyuncuların yer aldığı filmlerden farklıdır.


Filmde seyirciyi şaşırtacak bir final bölümü de mevcuttur. Bu da filmdeki komedinin sadece güldürmek değil aynı zamanda düşündürmek de istediğini gösterir. Bu bakımdan Organize İşler gibi tahmin edilebilir sonu olan filmlerden farklıdır.


Filmi kimler sevebilir?


  • Kara mizah ve absürt komedi türündeki filmleri sevenler
  • Erkan Kolçak Köstendil, Nejat İşler, Rıza Kocaoğlu ve Merve Dizdar gibi oyuncuların hayranları
  • Yetiştirme yurdunda büyüyen iki arkadaşın hayata tutunma çabaları, manevi babalarının desteği ve platonik aşkları gibi duygusal yönleri de ilgi çekici bulanlar
  • Seyirciyi şaşırtacak bir final bölümü bekleyenler


Film seyirciler tarafından farklı şekillerde değerlendirilmiştir. Bazı seyirciler filmi beğenmiş ve komedi unsurlarını, oyuncu performanslarını ve final bölümünü övmüşlerdir. Bazı seyirciler ise filmi beğenmemiş ve küfürlü olduğundan, senaryosunun basit olduğundan ve oyuncuların yeteneklerini harcadığından yakınmışlardır.

MAHALLEDEN ARKADAŞLAR - Küçük bir mahallede 90'ların büyük ruhu!

0 yorum | Şarkıları dinle...

  

Film, Selçuk Aydemir’in 2015 yılında yayımlanan aynı isimli kitabından uyarlanmış.

Yönetmeni ve senaristi Selçuk Aydemir olan filmin başrollerinde Nurgül Yeşilçay, Alper Kul ve Murat Akkoyunlu yer alıyorFilm, 90’lı yıllarda Küçükçekmece’de mahallenin reisi olarak bilinen İsmet’in gözüne girmek isteyen Selçuk’un, bu uğurda arkadaşlarıyla olan ilişkilerini anlatıyor.

Filmde 90’lı yılların mahalle kültürüne, çocukluk anılarına ve dönemin popüler olaylarına göndermeler yapılıyorFilmde o yıllarda mahalle arkadaşlığı üzerinden dostluk, çocukların kendi aralarındaki dostluk bağı ve ilişkileri, ailelerinin tavrı, hayalleri ve hayat mücadelesi gibi olaylar anlatıyor. 90'lı yıllarda çocuklar arasında çete kurmak, kendi aralarında öne çıkan bir lider belirlemek ve o adına "çete" dedikleri gruba katılmak çocuklar için ayrı önemliydi. Selçuk Aydemir de özellikle esasen bir çocuk munzurluğu gurubu olan bu çetecilik üzerinden asıl değerli olanın gerçek arkadaşlık bağı olduğunu esprili şekilde anlatmış. Hani öyle şahane bir film diyemem ama çerezlik... 

EL BAR - Kim güvenilir, kim değil?

0 yorum | Şarkıları dinle...

  

Film, 2017 yılında çekilmiş bir İspanyol gerilim-komedi filmidir. Yönetmeni Álex De La Iglesia, senaristleri ise Álex De La Iglesia ve Jorge Guerricaechevarría’dır. Film, Madrid’in merkezindeki bir barda geçer. Bir sabah, bardan çıkan iki müşteri keskin nişancı tarafından vurulur. Barda kalan diğer müşteriler ise panik içinde hayatta kalmaya çalışır. Filmde Mario Casas, Blanca Suárez, Carmen Machi ve José Sacristán gibi ünlü İspanyol oyuncular rol alır.

Film, tek mekan filmlerini sevenler için ilgi çekici bir seçenek olabilir. Filmde insan psikolojisi, toplumsal sınıflar, salgın hastalıklar ve gizemli olaylar gibi temalar işlenir. Film hem gerilim hem de komedi unsurları içerir. 


El bar filmi, yönetmeni ve senaristi Álex De La Iglesia, 1965 doğumlu bir İspanyol yönetmen, senarist ve yapımcıdır. İlk filmi olan Mutant Action (1993) ile dikkat çeken Iglesia, daha sonra The Day of the Beast (1995), Perdita Durango (1997), Dying of Laughter (1999), Common Wealth (2000), Eight Hundred Bullets (2002), Ferpect Crime (2004), The Oxford Murders (2008), The Last Circus (2010), Witching and Bitching (2013) gibi filmlere imza atmıştır.

Iglesia’nın filmleri genellikle kara mizah, gerilim, korku ve fantastik unsurlar içerir. Iglesia, toplumun marjinal kesimlerine, insan doğasının karanlık yönlerine ve İspanyol kültürüne eleştirel bir bakış sunar. Iglesia’nın filmleri hem eleştirmenler hem de izleyiciler tarafından beğenilmiş ve pek çok ödül kazanmıştır.

El bar filmi, Iglesia’nın önceki çalışmalarıyla benzerlikler taşıyan bir film olmakla birlikte, bazı farklılıklar da gösterir. Örneğin filmde Iglesia’nın diğer filmlerine göre daha az şiddet ve kan sahneleri vardır. Ayrıca filmde fantastik veya doğaüstü unsurlar yer almaz. Filmde daha çok gerçekçi ve güncel bir senaryo izlenir.

El bar filmi, gerilim ve korku unsurları yanında komedi unsurları da içeren bir film olup, mizah anlayışı kara mizaha dayanır. Filmde, barda mahsur kalan karakterlerin birbirleriyle olan diyalogları, çatışmaları ve çaresizlikleri komik bir şekilde sunulur. Filmde ayrıca İspanyol kültürüne ve toplumsal sınıflara yönelik eleştirel ve ironik göndermeler de vardır.

Filmdeki komedi unsurlarının seyirciye verdiği mesajlar ise farklı yorumlanabilir. Bazı izleyiciler filmdeki komedinin gerilimi hafiflettiğini ve izleyiciyi eğlendirdiğini düşünebilir. Bazı izleyiciler ise filmdeki komedinin gerilimi arttırdığını ve izleyiciyi rahatsız ettiğini düşünebilir. Ayrıca filmdeki komedinin insan doğasının karanlık yönlerini ortaya çıkardığını ve toplumsal sorunlara dikkat çektiğini de söylemek mümkündür.


El bar filmi, benzer filmlerle karşılaştırıldığında bazı farklılıklar gösterir. Benzer filmler arasında şunlar sayılabilir:

  • Ölümcül Çözüm (2005): Bu filmde de bir grup insan, bir işyerinde mahsur kalır ve birbirlerinden şüphelenmeye başlar. Ancak bu filmde komedi unsuru yoktur ve film daha çok dram ve gerilim üzerine kuruludur.
  • Asabiyim Ben (2014): Bu filmde de birbirinden bağımsız altı hikaye anlatılır. Bu hikayelerde de insanların öfke, intikam ve şiddet duyguları işlenir. Ancak bu filmde kara mizah daha baskındır ve film daha çok toplumsal eleştiri yapar.
  • Ocean’s Eleven (2001) ve Ocean’s Twelve (2004): Bu filmlerde de bir grup soyguncu, büyük bir soygun planlar ve gerçekleştirir. Bu filmlerde de komedi ve gerilim unsurları vardır. Ancak bu filmlerde tek mekan yoktur ve film daha çok aksiyon üzerine kuruludur.

El bar filmi ise bu filmlerden farklı olarak tek mekan filmlerinden biridir. 


Kimler izlemeli?


El bar filmi, herkesin zevkine hitap etmeyen bir film olabilir. Filmdeki gerilim ve komedi unsurları bazı izleyicileri rahatsız edebilir. Filmdeki mantıksızlıklar ve tutarsızlıklar da bazı izleyicileri tatmin etmeyebilir. Bu nedenle filmi izlemek isteyenlerin şunlara dikkat etmesi gerekir:


  • Filmde kara mizah anlayışı hakimdir. Filmdeki komedi sahneleri bazen gerilimi hafifletirken, bazen de gerilimi arttırabilir. Filmdeki komedi unsurları aynı zamanda insan doğasının karanlık yönlerini ve toplumsal sorunları da ortaya çıkarır. Bu nedenle filmi izlemek isteyenlerin kara mizaha karşı duyarlı olmaması gerekir .
  • Filmde tek mekan olan barın içinde geçen olaylar anlatılır. Filmdeki olayların gelişimi ve sonucu da tatmin edici olmayabilir. Bu nedenle filmi izlemek isteyenlerin tek mekan filmlerini sevmesi ve filmdeki olaylara mantık aramaması gerekir .
  • Filmde hem gerilim hem de komedi unsurları vardır. Filmdeki gerilim sahneleri bazen aşırı ve gereksiz bulunabilir. Filmdeki komedi sahneleri de bazen sırıtabilir. Bu nedenle filmi izlemek isteyenlerin bu tür karışımına açık olması gerekir.

Film hakkında yorum yapan izleyicilerden bazıları şunları yazmıştır:


  • "Filmdeki oyunculuklar çok iyiydi. Tek mekan filmlerini seviyorum. Gerilim ve komedi karışımı güzeldi".
  • "Bazı sahneleri aşırı bazı sahneleri sıkıcı ve itici ama genel manada güzel bir film denilebilir en azından heyecanlı".
  • "Tek mekan filmlerinden hoşlananlar için güzel bir seçenek. Gerilim ve komedi dengesi iyi kurulmuş. Oyuncular da başarılı".
  • "Filmdeki mantıksızlıklar ve tutarsızlıklar çok fazlaydı. Filmdeki komedi unsurları da sırıttı. Filmdeki gerilim sahneleri de aşırı ve gereksizdi".
  • "Filmdeki kara mizah anlayışını sevmedim. Filmdeki komedi sahneleri gerilimi bozdu. Filmdeki olayların gelişimi ve sonucu da tatmin etmedi".

OBSESSION - Aşkın sınırlarını zorlayan bir tutku!

0 yorum | Şarkıları dinle...

  

Obsession dizisi, 2023 yılında Netflix’te yayınlanan bir erotik gerilim dizisidir. Dizinin konusu, esrarengiz Anna Barton’un nişanlısının babası William ile tutkulu bir ilişkiye başlamasıyla ortaya çıkan tehlikeli bir aşk üçgeninin etrafında dönüyor. Anna her iki ilişkiyi de sürdürmek için savaşırken, William saplantılı bir sarmalın içine çekilir. Ama biri incinmeden önce sırlarını ne kadar süre saklayabilirler?

Dizinin türü dram, erotik ve gerilimdir. Dizide kimlik, cinsiyet, şiddet, intikam, aile ve yaratıcılık gibi konular işlenir. Dizi, Josephine Hart’ın Damage adlı romanından uyarlanmıştır.

Dizinin oyuncu kadrosunda şu isimler yer alır:

  • Richard Armitage: William Farrow rolünde. William, başarılı bir çocuk cerrahıdır. Ailesiyle gergin ama iyi bir hayat yaşamaktadır. Ancak Anna’ya karşı duyduğu saplantılı aşk onu tehlikeli bir yola sokar.
  • Charlie Murphy: Anna Barton rolünde. Anna, gizemli ve güzel bir kadındır. Nişanlısı Jay ile mutlu olmaya çalışmaktadır. Ancak Jay’in babası William ile yaşadığı yasak ilişki onu iki ateş arasında bırakır.
  • Indira Varma: Ingrid Farrow rolünde. Ingrid, William’ın eşi ve Jay’in annesidir. Başarılı bir avukattır. Ailesine bağlıdır. Ancak kocasının sırrını öğrendiğinde hayatı altüst olur.
  • Rish Shah: Jay Farrow rolünde. Jay, William ve Ingrid’in oğludur. Anna ile nişanlıdır. Babasına hayranlık duyar. Ancak babasının nişanlısıyla ilişkisi olduğunu öğrendiğinde şok olur.


Obsession dizisinin yönetmenleri Glenn Leyburn ve Lisa Barros D’sa’dır. Bu yönetmenler daha önce Ordinary Love (2019) ve Good Vibrations (2012) gibi filmleri yönetmişlerdir. Bu filmler de dram türündedir ve insan ilişkilerine odaklanır. Obsession dizisi ise bu yönetmenlerin ilk erotik gerilim türündeki işidir. Dizi, Josephine Hart’ın Damage adlı romanından uyarlanmıştır.

Obsession dizisinin senaristleri Morgan Lloyd-Malcolm ve Benji Walters’dır. Bu senaristler daha önce The Split (2018-2020) ve The Capture (2019) gibi dizilerde çalışmışlardır. Bu diziler de dram ve gizem türündedir ve aile, adalet ve gerçeklik gibi konuları işler. 

  • Dizi, yasak aşkın getirdiği tehlikeleri ve sonuçlarını gösterir. Dizide Anna ve William arasındaki ilişki, hem kendilerini hem de çevrelerindekileri yaralar. Dizi, yasak aşkın sadece fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik ve sosyal bir saplantı olduğunu vurgular.
  • Dizi, insan doğasının karanlık yönlerini ortaya çıkarır. Dizide Anna ve William arasındaki ilişki, şiddet, intikam, yalan ve ihanet gibi olumsuz duyguları tetikler. Dizi, insanların kendilerini tanımadıkları ve kontrol edemedikleri bir tutkunun esiri olabileceklerini gösterir.
  • Dizi, aile ve toplum baskısının etkisini sorgular. Dizide Anna ve William arasındaki ilişki, aile ve toplum tarafından kabul edilmeyen bir ilişkidir. Dizi, Anna ve William’ın bu baskıya karşı nasıl direndiklerini veya boyun eğdiklerini gösterir. Dizi, aile ve toplum baskısının insanların özgürlüklerini kısıtladığını veya onları koruduğunu tartışmaya açar.


Obsession dizisi, benzer dizilerle karşılaştırıldığında bazı farklılıklar gösterir. Benzer diziler arasında şunlar sayılabilir:


  • You (2018-): Bu dizide de bir kitapçı çalışanı olan Joe Goldberg, aşık olduğu kadınları takip eder ve onlarla ilişki kurmaya çalışır. Bu süreçte Joe, saplantılı ve tehlikeli bir karaktere dönüşür. Bu dizide de erotik ve gerilim unsurları vardır. Ancak bu dizide tek mekan yoktur ve dizi daha çok aksiyon üzerine kuruludur.
  • Sex/Life (2021-): Bu dizide de evli bir kadın olan Billie Connelly, eski sevgilisi Brad ile yeniden iletişime geçer ve onunla yasak bir ilişkiye girer. Bu dizide de erotik ve gerilim unsurları vardır. Ancak bu dizide tek mekan yoktur ve dizi daha çok dram üzerine kuruludur.
  • Behind Her Eyes (2021): Bu dizide de evli bir psikiyatrist olan David ile sekreteri Louise arasında bir ilişki başlar. Ancak Louise, David’in eşi Adele ile de arkadaş olur ve sırlarını öğrenmeye başlar. Bu dizide de erotik ve gerilim unsurları vardır. Ancak bu dizide tek mekan yoktur ve dizi daha çok gizem üzerine kuruludur.

Obsession dizisi ise bu dizilerden farklı olarak tek mekan filmlerinden biridir. Dizi, Londra’da bir hastanede çalışan William ile oğlunun nişanlısı Anna arasındaki ilişkiyi anlatır.


Kimler izlemeli?


Obsession dizisi, herkesin zevkine hitap etmeyen bir dizi olabilir. Dizideki erotik ve gerilim unsurları bazı izleyicileri rahatsız edebilir. Dizideki mantıksızlıklar ve tutarsızlıklar da bazı izleyicileri tatmin etmeyebilir. Bu nedenle diziyi izlemek isteyenlerin şunlara dikkat etmesi gerekir:


  • Dizide yasak aşk anlayışı hakimdir. Dizide William ve Anna arasındaki ilişki, hem kendilerini hem de çevrelerindekileri yaralar. Dizi, yasak aşkın sadece fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik ve sosyal bir saplantı olduğunu vurgular. Bu nedenle diziyi izlemek isteyenlerin yasak aşka karşı duyarlı olmaması gerekir.
  • Dizide insan doğasının karanlık yönleri ortaya çıkarılır. Dizide William ve Anna arasındaki ilişki, şiddet, intikam, yalan ve ihanet gibi olumsuz duyguları tetikler. Dizi, insanların kendilerini tanımadıkları ve kontrol edemedikleri bir tutkunun esiri olabileceklerini gösterir. Bu nedenle diziyi izlemek isteyenlerin insan doğasına karşı duyarlı olmaması gerekir.
  • Dizide tek mekan olan hastanede geçen olaylar anlatılır. Dizideki olayların gelişimi ve sonucu da tatmin edici olmayabilir. Bu nedenle diziyi izlemek isteyenlerin tek mekan dizilerini sevmesi ve dizideki olaylara mantık aramaması gerekir.

 Dizi hakkında yorum yapan izleyicilerden bazıları şunları yazmıştır:

  • "Dizi çok sıkıcı ve saçma. Oyuncuların hiçbir kimyası yok. Senaryo da çok zayıf. Erotik sahneler de çok yapay ve gereksiz. Netflix’in böyle bir diziyi yayınlamasına şaşırdım".
  • "Dizi çok heyecanlı ve baştan çıkarıcı. Oyuncuların performansları çok iyi. Senaryo da ilginç ve sürükleyici. Erotik sahneler de çok tutkulu ve gerçekçi. Netflix’in böyle bir diziyi yayınlamasına sevindim".
  • "Dizi çok abartılı ve komik. Oyuncuların hiçbir inandırıcılığı yok. Senaryo da çok mantıksız ve tutarsız. Erotik sahneler de çok aşırı ve komik. Netflix’in böyle bir diziyi yayınlamasına güldüm"
  • "Dizi çok etkileyici ve dramatik. Oyuncuların performansları çok başarılı. Senaryo da ilgi çekici ve gerilimli. Erotik sahneler de çok duygusal ve samimi. Netflix’in böyle bir diziyi yayınlamasına teşekkürler".

THE DİPLOMAT - Londra'da bir diplomatın hayatı nasıl değişir?

0 yorum | Şarkıları dinle...

  

The Diplomat, uluslararası bir krizin ortasında kendini yüksek profilli bir pozisyonda bulan bir diplomatın hayatını konu alan bir dram dizisidir. Dizinin türü dram ve gerilimdir Dizinin başrol oyuncuları Keri Russell, Rufus Sewell, David Gyasi ve Rory Kinnear'dir. 

Dizinin yaratıcısı ve showrunner'ı Debora Cahn'dır¹. Cahn daha önce Grey's Anatomy, The West Wing ve Scandal gibi dizilerde senarist ve yapımcı olarak çalışmıştır. Dizinin yönetmenleri arasında Simon Cellan Jones ve Liza Johnson gibi isimler vardır. Jones, The Crown, House of Cards ve Jessica Jones gibi dizilerde yönetmenlik yapmıştır. Johnson ise The Good Fight, The Leftovers ve Hateship Loveship gibi yapımlarda yönetmenlik yapmıştır.

Bu diziyle karşılaştırıldığında, Cahn'ın önceki çalışmaları daha çok politik ve tıbbi dramalara odaklanmıştır. Jones ve Johnson'ın önceki çalışmaları ise daha çok fantastik ve gerilimli dizilerdir. Bu dizi ise uluslararası bir kriz ve diplomatik ilişkiler üzerine bir dram dizisidir. Bu nedenle, bu dizi hem yaratıcı hem de yönetmenler için farklı bir tür denemesi olabilir.

Rufus Sewell, dizide Hal Wyler'ı oynamaktadır. Hal Wyler, Kate'in kocasıdır ve kendisi de başarılı bir diplomatıdır. Kate'in yeni görevine destek olmaya çalışırken, aynı zamanda kendi kariyerindeki gerilemeyle ve düşmanlarıyla baş etmek zorundadır. Rufus Sewell, dizide karizmatik ve karmaşık bir karakteri canlandırmaktadır.

Rufus Sewell, daha önce pek çok film ve dizide rol almıştır. En bilinen rolleri arasında The Man in the High Castle'da John Smith, Victoria'da Lord Melbourne, The Illusionist'te Taunay Prens Leopold ve The Father'da Paul sayılabilir³. Rufus Sewell, genellikle kötü adam veya anti-kahraman rollerinde görülse de, bazen de romantik komedi veya tarihi drama gibi farklı türlerde de oynamıştır⁴. Rufus Sewell, İngiliz bir aktördür ve 1967 yılında Londra'da doğmuştur.

Dizide bazı bölümlerde Türkiye'den de bahsedilmiştir.

Bu dizide normal hayatta yaşam şeklini gözlemleme şansımızın olmadığı üst düzey görevleri olan iki diplomatın aynı zamanda birer hayatları olduğu gerçeği de çok güzel gösterilmiştir. Hem dünyanın merkezinde kritik kararlara yön veren iki insan, hem de herkes gibi kişisel sorunları, tuhaflıkları, sıradanlıkları olan bir tartışmalı bir çift görürüz.

Dizinin 1. sezonu beğeni almış ve 2. sezon haberi duyurulmuştur.


AAAHH BELİNDA - Kendini kaybedip yeniden bulmak için hazır mısın?

0 yorum | Şarkıları dinle...

  

7 Nisan 2023 tarihinde Netflix'te yayınlanan Türk yapımı bir komedi-dram filmidir.

- Film, Atıf Yılmaz'ın 1986 yapımı ödüllü filminin uyarlamasıdır.

- Filmde, bir şampuan reklamı çekiminde kendini gizemli bir şekilde bambaşka bir hayatın içinde bulan ünlü oyuncu Dilara'nın kendi kimliğini geri kazanmak için verdiği mücadele anlatılır.

- Film, kadının toplumdaki yerini ve toplumsal kalıplaşmış gerçekler içerisinde nasıl yaşadığını ve mücadelelerini konu edinir .

- Film, bir şampuan reklamı çekiminde kendini gizemli bir şekilde bambaşka bir hayatın içinde bulan ünlü oyuncu Dilara'nın kendi kimliğini geri kazanmak için verdiği mücadeleyi anlatır .

- Film, seyirciye kadının özgürlüğünü destekleyen ve toplumun ona yapıştırdığı etiketlerden kurtulmaya çalışan bir kadının hikayesini sunar .

- Film, aynı zamanda fantastik bir öğeyle hayatı değişen bir kadının bu değişime nasıl uyum sağladığını ve kendini yeniden tanımlamak zorunda kaldığını gösterir.

- Filmde Neslihan Atagül Doğulu, Serkan Çayoğlu, Necip Memili, Meral Çetinkaya, Beril Pozam gibi ünlü oyuncular rol alır.

- Filmin yönetmeni Deniz Yorulmazer'dir. Daha önce Arka Sıradakiler, Uçurum, 20 Dakika, Medcezir, Kördüğüm, Ufak Tefek Cinayetler, Zengin ve Yoksul, Aşk 101 ve Bay Yanlış gibi dizilerde yönetmenlik yapmıştır.

- Filmin senaristi Barış Pirhasan'dır. Daha önce Aşk ve Gurur, Kızlar Sınıfı, Kavak Yelleri, Küçük Kadınlar, Küçük Sırlar gibi dizilerde senaristlik yapmıştır.

- Film, Atıf Yılmaz'ın 1986 yapımı ödüllü filminin modern bir uyarlamasıdır. Orijinal filmde Müjde Ar başrolde oynamıştır.

- Önceki filmle karşılaştırıldığında, orijinal film daha çok kadının toplumdaki yerini ve toplumsal kalıplaşmış gerçekler içerisinde nasıl yaşadığını ve mücadelelerini konu edinirken, yeni film daha çok fantastik bir öğeyle hayatı değişen bir kadının kendi kimliğini geri kazanma çabasını anlatmaktadır.

- Film, benzer temalara sahip olan Tut Sözünü, Arkadaşım Şeytan, Gölge Oyunu gibi filmlerle karşılaştırılabilir. Bu filmler de fantastik bir öğeyle hayatı değişen karakterlerin yaşadıklarını anlatır.

Film, komedi ve dram türlerini sevenler için izlenebilir bir seçenek olabilir. Ayrıca fantastik bir öğeyle hayatı değişen bir kadının hikayesine ilgi duyanlar da filmi beğenebilirler. Filmde bazı cinsel sahneler olduğu için aileyle izlemek uygun olmayabilir. Orijinal filmi sevenler ise bu uyarlamadan memnun kalmayabilirler, çünkü film orijinaline göre daha farklı bir anlatım tarzı ve mesaj içermektedir.

WEDNESDAY - Gizemli, garip ve harika

0 yorum | Şarkıları dinle...

  

Charles Addams'ın yarattığı Wednesday Addams karakterine dayanan bir Amerikan komedi korku dizisidir. Alfred Gough ve Miles Millar tarafından yaratılan dizide başrolde Jenna Ortega yer alıyor. Dizide ayrıca Gwendoline Christie, Riki Lindhome, Jamie McShane, Hunter Doohan, Percy Hynes White, Emma Myers, Joy Sunday, Georgie Farmer, Naomi J. Ogawa, Christina Ricci ve Moosa Mostafa gibi oyuncular da destekliyor. Dizinin dört bölümü Tim Burton tarafından yönetilmiştir. Dizi, yeni okulunda bir canavar gizemini çözmeye çalışan Wednesday Addams'ın yıllarını anlatıyor.

Dizinin yönetmeni Tim Burton, gotik korku ve fantezi filmleriyle tanınan ünlü bir Amerikan film yapımcısıdır. Beetlejuice (1988), Edward Scissorhands (1990), The Nightmare Before Christmas (1993), Ed Wood (1994), Sleepy Hollow (1999), Corpse Bride (2005) gibi filmlerin yanı sıra Batman (1989), Batman Returns (1992), Planet of the Apes (2001), Big Fish (2003), Charlie and the Chocolate Factory (2005), Alice in Wonderland (2010) gibi gişe rekorları kıran filmlerin de yönetmenliğini yapmıştır.

Dizinin yaratıcıları ve yazarları Alfred Gough ve Miles Millar ise Superman'in gençlik yıllarını anlatan Smallville dizisiyle bilinmektedirler. Ayrıca Shanghai Noon, Shanghai Knights, Spider-Man 2, The Mummy: Tomb of the Dragon Emperor, I Am Number Four gibi filmlerin de senaryosunu yazmışlardır.

Wednesday dizisi Burton'ın gotik ve fantastik tarzını ve Gough ile Millar'ın aksiyon ve macera dolu hikayelerini yansıtmaktadır. Dizi aynı zamanda Charles Addams'ın yarattığı ikonik karakterlere yeni bir bakış açısı getirmektedir. 

Jenna Ortega'nın bu dizideki oyunculuğu genel olarak olumlu eleştiriler almıştır. Ortega, Wednesday Addams rolünü başarıyla canlandırmış ve dizinin en dikkat çeken yıldızı olmuştur. Ortega'nın Wednesday'i garip, yoğun ve sevimli bir şekilde yansıttığı, Charles Addams'ın yarattığı ikonik karaktere yeni bir hayat verdiği belirtilmiştir.

Dizinin komedi unsurları, Charles Addams'ın yarattığı çizgi romandan ve önceki uyarlamalardan esinlenerek, Wednesday Addams'ın gündelik hayatında karşılaştığı absürt ve karanlık durumları göstermektedir. Dizi, Wednesday'in okul arkadaşlarıyla ve ailesiyle olan ilişkilerini mizahi bir dille anlatırken, aynı zamanda onun gizemli bir canavar vakasını çözmeye çalışmasını da konu edinmektedir. Dizinin mizah anlayışı, Tim Burton'ın gotik ve fantastik tarzıyla uyumlu bir şekilde, hem korku hem de komedi unsurlarını bir arada sunmaktadır.

Dizi farklılıkları kabullenme, kendini ifade etme, arkadaşlık ve aile bağlarının önemi gibi temalar üzerine odaklanmaktadır. Dizi, Wednesday'in kendine özgü kişiliğini ve yeteneklerini geliştirmesini ve başkalarının onun hakkındaki ön yargılarına karşı durmasını teşvik etmektedir. Ayrıca dizide, Wednesday'in okulda tanıştığı farklı karakterlerin de kendi sorunlarıyla ve kimlikleriyle yüzleşmeleri ve birlikte hareket etmeleri gerektiği vurgulanmaktadır.

Dizinin teknik yönleri, Tim Burton'ın yönetmenliği ve vizyonuyla şekillenmiştir. Dizi, Arri Alexa LF, Arri Signature Prime Lenses ve Red Komodo 6k gibi yüksek kaliteli kameralarla çekilmiştir. Görüntü yönetmenliği ise Bruno Delbonnel tarafından yapılmıştır. Delbonnel, Burton'ın gotik ve fantastik tarzını yansıtan karanlık ve renkli bir atmosfer yaratmıştır.

Dizinin müzikleri ise Danny Elfman tarafından bestelenmiştir. Elfman, Burton'ın birçok filminin müziklerini yapmış olan ünlü bir film müziği bestecisidir. Dizinin müzikleri, hem Addams Ailesi'nin klasik temasını hem de Wednesday'in maceralarını anlatan dinamik ve eğlenceli melodileri içermektedir.

Dizinin kurgusu ise Chris Lebenzon tarafından yapılmıştır. Lebenzon da Burton'ın birçok filminde çalışmış olan deneyimli bir kurgucudur. Dizinin kurgusu, hem komedi hem de korku unsurlarını dengeli bir şekilde sunmakta ve dizinin temposunu ayarlamaktadır.

Dizinin benzerleri arasında, yine gençlik, korku ve fantastik türlerini bir arada sunan Riverdale, Chilling Adventures of Sabrina, A Series of Unfortunate Events, The End of the F***ing World, Scream Queens, Monster High, I Am Not Okay With This ve Daria sayılabilir.

Diziyi sevebilecekler, gençlik, korku ve fantastik türlerine ilgi duyanlar, Tim Burton'ın tarzını sevenler, Addams Ailesi'nin hayranları ve karanlık mizaha sahip olanlardır. Dizi, bu türlerin ve unsurların bir arada sunulduğu eğlenceli ve sürükleyici bir hikaye anlatmaktadır.

Diziyi beğenmeyecekler ise, korku ve şiddet sahnelerinden rahatsız olanlar, Wednesday Addams karakterine sempati duymayanlar, Tim Burton'ın tarzını sevmeyenler ve dizinin bazı bölümlerindeki cinsellik ve küfür içeren diyaloglardan hoşlanmayanlardır. Dizi, bu tür sahneleri ve diyalogları da içermektedir.

İnternette yorum yapan izleyiciler, genel olarak diziyi beğendiklerini ve özellikle Jenna Ortega'nın oyunculuğunu, Tim Burton'ın yönetmenliğini ve dizinin mizahını övdüklerini yazmışlardır. Ayrıca dizinin Netflix'in en çok izlenen dizilerinden biri olduğunu ve Stranger Things'i bile geride bıraktığını belirtmişlerdir.

Ancak bazı izleyiciler de diziyi eleştirmişlerdir. Bazıları dizinin Addams Ailesi'nin ruhuna uygun olmadığını, bazıları da dizinin klişe ve tahmin edilebilir olduğunu yazmışlardır. Ayrıca dizinin bazı sahnelerinin çok karanlık ve şiddet içerdiğini söyleyenler de olmuştur.


BİZ KİMDEN KAÇIYORDUK ANNE? - Geçekler peşini bırakır mı?

0 yorum | Şarkıları dinle...

  

Dizinin konusu, Perihan Mağden'in aynı adlı romanına dayanmaktadır. Dizi, bir anne ile kızının kaçış hikayesini anlatmaktadır. Bir anne ve küçük kızı Bambi, hayatlarını sürekli birilerinden kaçarak sürdürür. Lüks otellerde yaşayan anne ve kız, arkalarında sadece cesetlerden izler bırakarak yollarına devam eder.

Anne ve kızın neden kaçtıkları ve kimden kaçtıkları ise dizinin gizemi olarak ortaya çıkar. Anne, geçmişinde yaşadığı travmatik olaylar nedeniyle kendini ve kızını korumak için bu yolu seçmiştir. Ancak gerçek çok geçmeden ortaya çıkar ve anne-kızın hayatı tehlikeye girer.

Dizi, suç, drama ve gizem türündedir.  Otellerde kalarak kaçak bir hayat süren gizemli bir anne ile genç kızının karşılarına çıkan tehditlerle baş ederken geçmişlerinin üzerindeki sır perdesini yavaş yavaş aralayan bir hikaye anlatmaktadır.

Dizinin oyuncu kadrosu ise şöyledir:

- Melisa Sözen: Anne rolünde

- Eylül Tumbar: Bambi rolünde

- Musa Uzunlar: Anne'nin babası rolünde

- Başak Daşman: Anne'nin annesi rolünde

- Birand Tunca: Sarışın Komiser rolünde

- Alper Çankaya: Yardımcı Komiser rolünde

- Hakan Emre Ünal: Sert Komiser rolünde

- Meriç Rakalar: Müdüranım rolünde

- Emrah Kolukısa: Şef rolünde

- Kubilay Tunçer: Emlakçı rolünde

Melisa Sözen, annenin rolünü üstlenirken, Eylül Tumbar da kızını canlandırıyor. İkili arasındaki uyum ve kimya çok başarılı. Ayrıca Musa Uzunlar, Başak Daşman, Birand Tunca gibi usta oyuncular da dizide yer alıyor. Dizinin çekimleri ve atmosferi de çok etkileyici. Netflix'in yeni yerli yapımı olan Biz Kimden Kaçıyorduk Anne, izleyicileri sürükleyici bir hikayeye davet ediyor.

Yönetmen Mehmet Akif Alakurt, daha önce Kurtlar Vadisi, Ezel ve Karadayı gibi popüler dizilerde çalışmıştır. Senarist ise Ayşe Üner Kutlu, Türk televizyon tarihinin en çok izlenen dizilerinden biri olan Muhteşem Yüzyıl'ın yaratıcısıdır. Bu ikili, bu dizide de tarihi bir konuyu ele alarak izleyicileri etkilemeyi başarmıştır. Dizinin yönetmeni ve senaristinin önceki işleri ile kıyasla, bu dizinin onların en iyi eseri olduğunu söyleyebiliriz.

Yorumlar:

Biz Kimden Kaçıyorduk Anne dizisi hakkında yorumlar genellikle olumlu yöndedir. Dizinin ilginç konusu, sürükleyici anlatımı ve Melisa Sözen'in oyunculuğu beğenilmiştir. Bazı izleyiciler ise diziyi sıkıcı ve saçma bulmuşlardır. Dizinin Netflix'in en iyi Türk yapımı olduğunu söyleyenler de var. Diziyi izlemeyenler için denemeye değer bir dizi olduğu söylenebilir.

Kimler izlemeli?

- Gerilim ve drama türlerine ilgi duyanlar
- Kitaplardan uyarlanan dizileri sevenler
- Melisa Sözen gibi başarılı oyuncuları takip edenler
- Gizemli ve sürükleyici bir hikaye arayanlar
- Türk yapımı kaliteli dizileri desteklemek isteyenler

İYİ ADAMIN 10 GÜNÜ - İyi adam olmak için kaç gün yeter?

0 yorum | Şarkıları dinle...

  

Film, Mehmet Eroğlu'nun aynı adlı romanından uyarlanan bir Türk dram filmidir. Filmin yönetmeni Uluç Bayraktar, senaristleri Mehmet Eroğlu ve Damla Serim'dir. Filmin oyuncu kadrosunda Nejat İşler, Nur Fettahoğlu, Şenay Gürler, İlayda Alişan, İlayda Akdoğan, Rıza Kocaoğlu, Kadir Çermik, Erdal Yıldız ve Ata Artman yer almaktadır. 

Filmin konusu ise şöyledir: Sadık, hayatını kaybeden karısının ardından kendini işine vermiş bir avukattır. Bir gün eski bir dostu olan Cemil'in davasını üstlenir. Cemil, karısını öldürmekle suçlanmaktadır. Sadık, Cemil'i savunurken hem kendi geçmişiyle hem de adalet sistemiyle yüzleşmek zorunda kalır. Film 3 Mart 2023 tarihinde Netflix'te yayınlanmıştır.

Filmin yönetmeni Uluç Bayraktar, Türk dizi sektöründe önemli bir isimdir. 2000 yılında Şaşıfelek Çıkmazı dizisinde yönetmen yardımcılığı yaparak başladığı kariyerinde, Kampüsistan, Ezo Gelin, Menekşe ile Halil, Ezel, Karadayı, İçerde, Çarpışma, Babil gibi popüler dizilerin yönetmenliğini üstlenmiştir. Ayrıca Kabuslar Evi adlı korku dizisinin de bazı bölümlerini yönetmiştir. İyi Adamın 10 Günü ise ilk sinema filmi olmuştur.

Filmin senaristleri Mehmet Eroğlu ve Damla Serim ise daha önce birlikte çalışmamışlardır. Mehmet Eroğlu, filmin uyarlandığı romanın da yazarıdır. Ayrıca Kötü Adamın 10 Günü adlı romanın da yazarıdır. Damla Serim ise daha önce Babil dizisinin senaryosunu yazmıştır.

Bu filmle karşılaştırıldığında, Uluç Bayraktar'ın önceki çalışmalarının çoğunun polisiye ve dram türünde olduğu görülür. Bu filmde de benzer bir tür kullanmıştır. Ancak bu filmde daha çok adalet sistemi ve insan psikolojisi üzerine odaklanmıştır. Mehmet Eroğlu ve Damla Serim'in senaryosu ise filmin gerilimini ve sürükleyiciliğini artırmıştır.

Dramatik bir konuyu komedi unsurlarıyla hafifletmeye çalışan bir filmdir. Filmin mizah anlayışı, genellikle karakterlerin yaşadıkları absürt durumlar, ironik diyaloglar ve karikatürize edilmiş kişilikler üzerine kuruludur. Filmin seyirciye verdiği mesajlar ise, hayatın zorluklarına rağmen umudunu kaybetmemek, dostluk ve aile bağlarının önemi, adalet ve vicdan arasındaki çatışma ve insanın kendi doğasını keşfetmesi gibi temalardır.

Filmdeki oyuncuların performansları genel olarak başarılı ve etkileyicidir. Özellikle Nejat İşler, filmin başrolü olan Sadık karakterini çok iyi canlandırmıştır. Sadık'ın yaşadığı duygusal çöküntü, adalet arayışı ve geçmişle hesaplaşması Nejat İşler'in mimik, jest ve tonlamasıyla izleyiciye aktarılmıştır. Nur Fettahoğlu da Rezzan karakterini başarıyla oynamıştır. Rezzan'ın Sadık'a olan ilgisi, gizemli kişiliği ve sırları Nur Fettahoğlu'nun bakışları, duruşu ve sesiyle yansıtılmıştır. Diğer oyuncular da rollerine uygun bir şekilde performans göstermişlerdir. Şenay Gürler, İlayda Alişan, İlayda Akdoğan, Rıza Kocaoğlu, Kadir Çermik, Erdal Yıldız ve Ata Artman filmin yan karakterleri olarak hikayeye renk katmışlardır. Ayrıca Esra Ronabar, Barış Falay ve Yurdaer Okur gibi konuk oyuncular da kısa süreliğine de olsa iz bırakmışlardır.

OUTLANDER - Zamanın ötesinde aşk ve macera

0 yorum | Şarkıları dinle...

  

Outlander, Diana Gabaldon'un aynı isimli tarihi zaman yolculuğu kitabından uyarlanmıştır. Dizinin hikayesi, 1945 yılında eski bir savaş hemşiresi olan İngiliz Claire Randall'ın hikayesiyle başlar. Claire, yeniden bir araya geldiği eşi Frank Randall ile birlikte İskoçya'da tatile çıkar. Burada gizemli bir taş çemberinin içinde kaybolan Claire, kendini 1743 yılının İskoçya'sına ışınlanmış bir şekilde bulur. 1743 yılında Claire, Jamie Fraser ile karşılaşır. Jamie Fraser, hiçbir şeyden korkmayan cesur bir savaşçıdır. Claire, geçmişte kalmaya devam ettikçe bu cesur savaşçıya aşık olur. Fakat Claire, kocası Frank'e olan sadakati ile Jamie'ye olan aşkı arasında çekişme yaşar.

Outlander dizisinin oyuncuları ve canlandırdıkları karakterler şunlardır:

- Caitriona Balfe: Claire Randall / Fraser

- Sam Heughan: Jamie Fraser

- Tobias Menzies: Frank Randall / Jonathan "Black Jack" Randall

- Sophie Skelton: Brianna Randall / Fraser

- Richard Rankin: Roger Wakefield / MacKenzie

- Graham McTavish: Dougal MacKenzie

- Duncan Lacroix: Murtagh Fraser

Dizinin yönetmeni ve senaristi Ronald D. Moore'dır. Moore, daha önce Battlestar Galactica, Star Trek: The Next Generation, Star Trek: Deep Space Nine ve For All Mankind gibi bilim kurgu dizilerinde çalışmıştır. Outlander dizisi, Moore'un tarihi ve fantastik bir türde eser verdiği ilk projedir. Moore, Outlander dizisinde Diana Gabaldon'un aynı isimli kitap serisinden uyarlanan senaryoları yazmış ve bazı bölümleri de yönetmiştir.

Dizinin en etkileyici yanı, farklı zamanlarda ve kültürlerde yaşayan iki insanın aşkını ve maceralarını anlatmasıdır. Dizi, seyirciye zamanda yolculuk yapmanın hem heyecanlı hem de zorlu olduğunu gösteriyor. Ayrıca dizide, tarihi olaylar, gelenekler, inançlar ve değerler de gerçekçi bir şekilde yansıtılıyor.

Oyuncuların performansları genel olarak başarılı ve etkileyici. Özellikle başrol oyuncuları Caitriona Balfe ve Sam Heughan, Claire ve Jamie karakterlerini çok iyi canlandırıyor. Balfe, Claire'in zeki, cesur, meraklı ve duygusal yönlerini ortaya koyuyor. Heughan ise Jamie'nin cesur, sadık, tutkulu ve koruyucu yönlerini... Gördüğünüz en güzel çiftlerden biri olabilir.

Diğer oyuncular da dahil oldukça aralarında çok sevdiklerim ve keşke diziden hiç çıkmasa dediklerim vardır.

Outlander 1800'leri seven ve hatta sevmeyenlere de sevdirecek bir dizi. Her bir bölümü film tadında ve özeniyle çekilmiş. Duygusallık, gerçek aşk, naiflik, hayata ince dokunuş, kadınların gözünden dünyaya bakmak ve anlaşılmak bu kadar güzel anlatılamazdı. Hayatınızda çok az çifti bu kadar gözlerinizden kalpler çıkara izleyebilirsiniz.

UYSALLAR - Olmak istediğin "Sen" hangisi?

0 yorum | Şarkıları dinle...

  

Netflix'te yayınlanan bir kara komedi dizisidir. Dizinin konusu, her biri farklı bir hayat yaşayan ve kim olduklarını sorgulayan Uysal ailesinin uyanış hikayesidir. 

Dizinin oyuncuları şunlardır:

- Öner Erkan: Oktay Uysal rolünde. Başarılı bir mimar olan Oktay, orta yaş bunalımına girmiş ve gizli bir punk hayatı yaşamaya başlamıştır.

- Songül Öden: Nil rolünde. Oktay'ın eşi olan Nil, hiçbir zaman kendine vakit ayıramamış ve eşinin ilgisizliğinden dert yanmaktadır. Bir işe girip kendi hayatını yaşamak ister.

- Haluk Bilginer: Berhudar rolünde. Türkiye'nin en büyük cezaevi inşaatının devlet tarafından görevlendirilmiş sorumlusudur. Takıntılı bir adamdır.

- Uğur Yücel: Olcay rolünde. Oktay'ın babasıdır. Baskıcı bir baba olmuştur. Eşi öldükten sonra oğlunun yanına taşınmış ve ailesini düzeltmeye çalışmaktadır.

- Nezaket Erden: Zeynep rolünde. Oktay ve Nil'in kızlarıdır. Üniversite sınavına hazırlanmaktadır. Ailesinin yalanlarını fark etmeye başlamıştır.

- Umut Yeşildağ: Ege rolünde. Oktay ve Nil'in oğullarıdır. Lise öğrencisidir. Ailesinin sırlarını öğrenmek için çabalamaktadır.

- Serkan Altunorak: Cem rolünde. Oktay'ın iş arkadaşıdır. Oktay'ın gizli hayatını keşfeder ve ona katılmak ister.

- İbrahim Selim: Can rolünde. Oktay'ın punk arkadaşıdır. Oktay'a yeni bir dünya sunar.

- Durukan Ordu: Emre rolünde. Berhudar'ın oğludur. Babasının baskısından bunalan bir gençtir.

Uysallar dizisinin yönetmeni Onur Saylak, aynı zamanda başarılı bir oyuncu ve öğretim görevlisidir. 1977 Ankara doğumlu olan Saylak, ODTÜ Fizik Bölümü, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü ve Bilkent Üniversitesi Tiyatro Bölümü'nde eğitim görmüştür. Tiyatro, sinema ve televizyon oyunculuğunun yanı sıra Kadir Has Üniversitesi Film ve Drama alanında öğretim görevlisi olarak da çalışmaktadır.

Onur Saylak'ın yönetmenliğini yaptığı ilk proje 2015 yılında çektiği Orman adlı kısa filmdir. Bu filmde eşi Tuba Büyüküstün de rol almıştır. 2017 yılında ise ilk uzun metrajlı filmi Daha'yı yönetmiştir. Bu film, Hakan Günday'ın aynı adlı romanından uyarlanmış ve uluslararası pek çok festivalde gösterilmiştir. Uysallar dizisi ise Onur Saylak'ın yönetmenliğini yaptığı ikinci uzun metrajlı projedir. Bu dizinin senaryosunu da Hakan Günday yazmıştır.

Onur Saylak'ın yönetmenliğini yaptığı projeler arasında ortak noktalar bulmak mümkündür. Öncelikle, bu projelerin hepsi dramatik ve karanlık bir atmosfere sahiptir. Ayrıca, bu projelerin hepsi toplumsal sorunlara, bireysel krizlere ve kimlik arayışına değinmektedir. Örneğin, Daha filminde insan kaçakçılığı ve babalık teması işlenirken, Uysallar dizisinde orta yaş bunalımı ve aile içi gizemler konu edilmektedir. Onur Saylak'ın yönetmenliğini yaptığı projelerde oyuncu yönetimi de oldukça başarılıdır. Özellikle Haluk Bilginer ile çalıştığı Şahsiyet dizisinde Emmy ödülü kazanan bir performans ortaya çıkarmıştır. Uysallar dizisinde de Haluk Bilginer'in yanı sıra Öner Erkan, Songül Öden ve Uğur Yücel gibi usta oyuncularla çalışmıştır.

Uysallar dizisinin en etkileyici yanı, izleyiciye sıradan bir ailenin aslında ne kadar sıra dışı olabileceğini göstermesidir. Dizide, Uysal ailesinin her bir ferdinin birbirinden gizlediği ikili hayatları vardır. Bu hayatlar, ailenin içindeki çatlakları ve yalanları ortaya çıkarmaktadır. Dizinin kara komedi türünde olması da izleyiciyi hem güldürüp hem düşündürebilmektedir.

Dizinin punk konusunu işleme şekli ise oldukça ilginçtir. Dizide, başarılı bir mimar olan Oktay Uysal'ın orta yaş bunalımına girmesi ve gizli bir punk hayatı yaşamaya başlaması anlatılmaktadır. Oktay, punk arkadaşı Can ile birlikte konserlere gider, saçını boyar, dövme yaptırır ve hatta bir punk grubu kurar. Bu arada ailesinden ve işinden de uzaklaşmaya başlar. Punk kültürü, Oktay'ın içindeki bastırılmış arzularını ve özgürlük isteğini yansıtmaktadır. Ancak bu kültürün de kendi kuralları ve sorunları olduğunu fark eder. Punk konusu, dizide hem komik hem de dramatik sahnelere neden olmaktadır.

Onur Saylak bu dizi ile içinde punk rock ruhu da taşıyan bir beyaz yakalı olarak beni tanımlarında dahi çok heyecanlandırmıştı. İzlediğimde de çok doyurucu buldum, umduğumu buldum diyebilirim. Öner Erkan'ın oyunculuğunun katkısı büyük elbette. Songül Öden'i de pek severim zaten.

İş hayatı, eski hayaller, endişe ile karışık yeni umutlar, özellikle bir yaştan sonra hayatı kaçırma kaygıları bir çok insanda hissedilen ortak duygular. Bu açıdan çok güzel bir noktadan yakalanmış. İş hayatı o kadar hayat değil ki, gözümüzü açtığımız anda 15-20 sene ardımızda kalmış ve biz eski fotoğraflarımıza bakarken buluyoruz kendimizi.

Fakat Onur saylak Boğa Boğa filminde beni açmadı diyebilirim. Belki de dizilerini daha çok seviyorum.

THE CROWN - Tahtın gölgesindeki ağırlık

0 yorum | Şarkıları dinle...

  

The Crown, İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth'in saltanatını anlatan tarihi bir drama dizisidir. Dizi, 1947'den 1990'ların başlarına kadar olan dönemi kapsar ve kraliyet ailesinin özel ve siyasi hayatını gösterir. Dizi, Peter Morgan tarafından yaratılmış ve Netflix için Left Bank Pictures ve Sony Pictures Television tarafından üretilmiştir.

Dizi, her iki sezon için yaşlanma sürecine uygun olarak oyuncuları değiştirir. İlk iki sezonda Kraliçe'yi Claire Foy, Prens Philip'i Matt Smith ve Prenses Margaret'i Vanessa Kirby canlandırır. Üçüncü ve dördüncü sezonda Kraliçe rolünü Olivia Colman, Prens Philip rolünü Tobias Menzies ve Prenses Margaret rolünü Helena Bonham Carter devralır. Ayrıca Prens Charles rolünde Josh O'Connor, Lady Diana Spencer rolünde Emma Corrin ve Margaret Thatcher rolünde Gillian Anderson da diziye katılır. Son iki sezon için Kraliçe rolünü Imelda Staunton, Prens Philip rolünü Jonathan Pryce ve Prenses Margaret rolünü Lesley Manville üstlenirken, Prens Charles rolünü Dominic West ve Prenses Diana rolünü Elizabeth Debicki oynayacaktır.

Olivia Colman, The Crown dizisinde Kraliçe II. Elizabeth'i üçüncü ve dördüncü sezonda canlandıran İngiliz bir oyuncudur. Bu rolüyle hem eleştirmenlerden hem de izleyicilerden büyük beğeni toplamıştır. Ayrıca bu rolüyle bir Altın Küre Ödülü ve bir Emmy Ödülü kazanmıştır. Colman, Kraliçe'nin yaşlanma sürecini ve siyasi ve kişisel zorluklarla başa çıkmasını başarıyla yansıtmıştır. Colman'ın oyunculuğu, Claire Foy'un canlandırdığı genç Kraliçe ile kıyaslanmış, ancak Colman'ın kendine özgü bir tarzı olduğu da kabul edilmiştir. Colman, dizideki rol arkadaşları Helena Bonham Carter, Josh O'Connor, Emma Corrin ve Gillian Anderson ile de iyi bir uyum yakalamıştır.

The Crown dizisinin yaratıcısı ve başlıca senaristi Peter Morgan'dır. Morgan, bu diziyi 2006 yılında yazdığı The Queen filmi ve özellikle 2013 yılında sahneye koyduğu The Audience oyunundan geliştirmiştir. Morgan, dizinin 50 bölümünü yazmıştır. Ayrıca dizinin yapımcıları arasında da yer almaktadır. Morgan'ın daha önce yazdığı diğer eserler arasında Frost/Nixon, The Last King of Scotland, The Damned United ve Rush bulunmaktadır.

The Crown dizisinin yönetmenleri arasında Stephen Daldry, Philip Martin, Julian Jarrold, Benjamin Caron, Jessica Hobbs, Christian Schwochow, Paul Whittington, Philippa Lowthorpe, Samuel Donovan, May el-Toukhy, Alex Gabassi ve Erik Richter Strand yer almaktadır. Daldry ve Martin aynı zamanda dizinin yapımcıları arasındadır. Daldry'nin daha önce yönettiği filmler arasında Billy Elliot, The Hours ve The Reader bulunmaktadır. Martin'in daha önce yönettiği diziler arasında Prime Suspect: The Final Act, Wallander ve Mo bulunmaktadır.

The Crown dizisi hakkında kraliyet ailesinin resmi bir yorumu yoktur. Ancak bazı üyelerin diziyi izledikleri ve hakkında konuştukları bilinmektedir. 

- Kraliçe'nin iletişim sekreteri, kraliyet ailesinin The Crown hakkında yorum yapmadığını ve diziyi izleyip izlemediklerini söylemediğini New York Times'a bildirmiştir. Ancak güvenilir raporlar, Kraliçe'nin ilk sezonu izlediğini ve "gerçekten beğendiğini", ancak bazı şeylerin "aşırı dramatize edildiği" konusunda endişeleri olduğunu desteklemektedir.

- Prenses Eugenie, 2017 yılında Hello dergisine dizinin "birkaç bölümünü" izlediğini ve "çok güzel çekildiğini" söylemiştir. Ayrıca kendisini The Crown'da canlandırmasını istediği aktris olarak Kate Beckinsale'i seçmiştir.

- Prenses Anne, ITV'nin 2020 yılında yayınladığı "Anne: The Princess Royal At 70" belgeselinde dizinin bazı eski bölümlerini izlediğini söylemiştir. Dizide kendisini canlandıran Erin Doherty'nin saçlarını yapmak için iki saat harcadığını duyduğunda ise inanamadığını belirtmiştir.

- Diana'nın kardeşi Charles Spencer, ailesinin Althorp House malikanesinde The Crown'ın çekimine izin vermediğini söylemiştir. Diana bu malikanede büyümüş ve buraya gömülmüştür.

- Meghan Markle, 2017 yılında Vanity Fair'e verdiği röportajda Prens Harry ile tanışmadan önce The Crown'ı izlediğini söylemiştir.

- Prens Harry, 2021 yılında James Corden ile yaptığı röportajda The Crown'ın "kurgusal" olduğunu ancak "kraliyet ailesinin yaşadığı basınç ve duyguları" doğru bir şekilde yansıttığını söylemiştir. Ayrıca kendisini The Crown'da canlandırmasını istediği aktör olarak Damian Lewis'i seçmiştir.

Benzer diziler; Downton Abbey, The Tudors, Victoria, The Great, Bridgerton olarak sayılabilir. İzleyiciler bu dizileri de sevebilir.

Dizinin bir bölümünde Türk bir karakter adında geçici bir role yer verilmiştir. Fakat bahsi geçen Türk'ü oynayan oyuncu yabancıdır. Dizi çekilmeye başlandığında ve bir çok sezonu yayınlandığında kraliçe hayatta idi. Son sezonu daha sonra yayınlanmıştır. Kraliyeti anlatan bir çok film ve dizi olmasına rağmen hayli sürükleyicidir. Dizinin tüm sezonunu izlediğinizde artık size kraliçe dendiğinde Olivia Colman aklınıza gelecektir.

Yorumlar:

- BBC'den Hugh Montgomery, dizinin beşinci sezonunu "sürükleyici, ama kötü anlatılmış bir pembe dizi" olarak nitelendirmiştir. Montgomery, dizinin oyunculuklarını ve prodüksiyonunu övmekle birlikte, senaryonun giderek tembel ve tarihsel gerçekleri çarpıtan bir hale geldiğini eleştirmiştir.

- New York Times'tan Mike Hale, dizinin beşinci sezonunu "kraliyet ailesinin en düşük noktasını gösteren" olarak tanımlamıştır. Hale, yeni kraliçe Imelda Staunton'un "muhteşem" olduğunu ve Elizabeth Debicki'nin Diana rolünde "parladığını" yazmıştır. Ancak Hale, dizinin Charles ve Diana odaklı olduğunu ve Peter Morgan'ın alegorik anlatımının karakter gelişimine zarar verdiğini belirtmiştir.

- CNN'den Brian Lowry, dizinin beşinci sezonunu "hala oldukça iyi" olarak değerlendirmiştir. Lowry, dizinin yeni oyuncularının başarılı olduğunu ve kraliyet ailesinin 1990'lardaki krizlerini ilgi çekici bir şekilde sunduğunu söylemiştir. Ancak Lowry, dizinin daha önceki sezonlarının daha yüksek standartlarda olduğunu ve beşinci sezonun bazı bölümlerinin uzun ve sıkıcı olduğunu ifade etmiştir.