Kimi Aramıştınız?

mubi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
mubi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

PASSAGES - İçim şişti

0 yorum | Şarkıları dinle...

 

Başlıkta kısaca da belirttiğim gibi üç güne yaya yaya içimi şişirdi bu film. Mubi'yi bin yıldır açmıyordum pişman etti. Tekrar tekrar yazayım. İnsanı zorla homofobik yapacaksınız. Her açtığım filmde öpüşen, sevişen, ölümüne sex yapan erkek görmekten bıktım arkadaş. Eşcinsellikte bile erkek egemen. Bin yılda bir rastlarsın lezbiyenlerin normalleştirmeye çalışıldığı sahnelere. Ayrıca normalleştirecekseniz gidin Anadoluda filan ücretsiz gösterimler yapın. Cinsel devrim filan yaparsınız. Ayrıca film görüntüleri çekimleri oyunculuklar çok güzel olsa da hiç öyle bohem bi karakter olmamış bu kardeş, eğer vermeye çalıştığın mesaj oysa. Öyle vah vah bu çocuğun da yüzü gülmedi filan diyemedim yani. Bildiğin ezik karaktersizin biri. O kadar. Çok sinirlendirdin beni bırak o kamerayı.

PRENS - Gökler sizi inandırsın!

0 yorum | Şarkıları dinle...

 

Hepimizin gülmeye ihtiyacı olduğu şu günlerde... şeklinde bir klişe giriş yaptırmayın bana. Absürt komedi çok güzel yahu. Giray Altınok'u BKM yapımlarını izleyenler, Güldür Güldür'den bilenler vardır muhtemelen. Ayıptır söylemesi ben instagram fanıyım yıllardır. 

Hani oluyor hepimizin dönem dönem çok komik bulduğu, takip ettiği, bir süre sonra da amaan baydı bu da aynı şeyler diyip takipten çıktığı komedi performansçıları (uydurdum) Bende kalan nadir oyunculardan biri. Hâlâ her paylaştığına sesli gülüyorum. Neyse Prens dizisini anlatacağım işte onu diyorum. İlk olarak instagram'da Bongomia adlı hesabında büyük ilgi gördü kralımız. En zor ve en güzel olanı da üstüne dandirikten bir pelerin ve eğreti bir taç oturtup bütün komediyi cep telefonuyla kendini çeken bir açıdan vermeyi başaran bir yetenekten bahsediyorum. Hani birine çok içerlenirsiniz de aklınıza bi laf gelir gediğine sokar rahatlarsınız. İşte kendisi o lafları inci gibi ardışık sıralıyor maaşallah.

Kral paylaşımları çok beğenilince bu karakter dizi oldu ve eminim ki bu çok zor bir süreçtir. Blu TV'de yayınlandı. Elbet kaygılarım vardı ama beklenti içine de girmedim. Ne çıkarsa bahtıma, güldüğüm yanıma kâr dedim. Ona rağmen beklentimin üstünde bir prodüksiyon çıktı.

Bu devirde gülmek de güldürmek de zor gençler. Çaba gösterene de kendinize de fırsat verin.

Size ayrı tavsiyem, instagram'da @bongomytv hesabına girip Kral paylaşımlarını geriye kadar oturup izleyin. Bongomia Krallığı'nda geçiyor olaylar. Leyla ile Mecnun fanları bilir. Orada da Metonya Krallığımız vardı. Hey gidi...

Ha bu arada Semiramis'li paylaşımlar ayrı efso. Başka karakterler de var tabi pilot filan...

Yani velhasıl, akrabalarını verip mandalla leğen almak isteyenler buyurun. Bir yerden başlayın Giray Altınok izlemeye bence.



10.000 KM

0 yorum | Şarkıları dinle...

 

10.000 Km (2014) filmi, biri Barselona’da diğeri Los Angeles’ta yaşarken ilişkilerini yürütmeye çalışan bir çiftin hikayesini anlatıyor. Teknoloji aracılığıyla iletişim kurmaya çalışan Alex ve Sergi, aralarındaki mesafenin aşklarını etkilemesinden korkuyor. Film, Carlos Marques-Marcet tarafından yönetilmiş ve senaryosu Clara Roquet ile birlikte yazılmıştır. Başrollerde Natalia Tena ve David Verdaguer oynamaktadır. 

Film, birçok ödül kazanmış ve beğeni toplamıştır. Avrupa Film Ödülü adaylığı da dahil olmak üzere 20’den fazla festivalde ödüller almıştır. Özellikle filmdeki oyunculuklar, yönetmenlik ve senaryo övgü görmüştür. Film, aynı zamanda SXSW Film Festivali’nde Özel Jüri Ödülü’nü kazanmıştır. uzun mesafeli ilişkilerin zorluklarını ve teknolojinin rolünü gerçekçi bir şekilde yansıttığı için izleyiciler tarafından da ilgiyle karşılanmıştır. Filmin başında birbirine tutkuyla bağlı olan bir çift görürüz. İşine olan sevgisi sebebi ile 1 yıllık bir süre için yurt dışına gitmek zorunda olan Alex'in ayrılıklarının ilk günlerinden ilerleyen günlerine kadar ilişkilerinin ne kadar değiştiğini, istemeseler de soğuduğunu görürüz. Her şeye rağmen bu ilişkiyi sürdürebilecekler midir?

Filmde uzun mesafeli ilişkilerin zorluğu ve teknolojinin hem yardımcı hem de engel olabileceği vurgulanmaktadır. Filmdeki çift, birbirlerine bağlı kalmak için teknolojiyi kullanıyorlar, ancak bu da aralarındaki fiziksel yakınlığı ve duygusal uyumu kaybetmelerine neden oluyor. Film, aşkın mesafeye dayanabilmesi için sadece iletişimin yeterli olmadığını, ortak hayallerin ve hedeflerin de önemli olduğunu gösteriyor.

Benzer filmler:

  • Anchor and Hope (2017): İki kadın ve bir erkek arasındaki ilişkiyi konu alan bir komedi-dram filmi.
  • Sevgililerimiz (2016): Bir yazarın eski sevgilisiyle yeniden bir araya gelmesini ve yeni sevgilisiyle yaşadığı sorunları anlatan bir romantik komedi filmi.
  • Aşk Benim Soyadım (2021): Bir çiftin evliliklerini kurtarmak için yaptıkları terapi seanslarını ve komik maceralarını anlatan bir komedi filmi.
  • Ağır Romantik (2020): Bir adamın hayatının aşkını bulmak için girdiği çılgın ilişkileri anlatan bir romantik komedi filmi.
  • Seni Uzaktan Sevmek (2010): Bir çiftin New York ve San Francisco arasında yaşadığı uzun mesafeli ilişkiyi anlatan bir romantik dram filmi.

AŞK, MARK VE ÖLÜM - Başka bir dünya mümkün mü?

0 yorum | Şarkıları dinle...

  

Bu filmin övgülerini gördüğümde ve hatta play tuşuna basana kadar belgesel olduğunu bilmiyordum. Bu kadar ilgimi çekeceğini de düşünmüyordum. Öncelikle arşivine sağlık Cem Kaya. O kadar eski yıllara ait gündelik hayattan şahane videolar nasıl çekilmiş nasıl ulaşılmış hayret doğrusu. Neden izleyelim? derseniz...

Belgeselin konusu Almanya'nın 1950'lerde ekonomik politikalarından dolayı başta Türkiye olmak üzere bir çok ülkeden işçi alması ile başlıyor. Mutlaka Türkiye'den her evin Almanya'da bir akrabası, tanıdığı vardır. İktisat  ve Sosyoloji eğitimi almış, müzik bağımlısı biri olarak belgeselin röntgenini çekerek izledim adeta. Bütün bu olan biten kapitalizm, ırkçılık, insan psikolojisi, toplum davranışları, müziğin insan hayatındaki hayati önemi gibi bir çok alt konuyu barındırıyor. Türkiye'den giden vatandaşların Almanya'da ağır şartlarda çalıştığını, dil bilmeden sudan çıkmış balık gibi adapte olmaya çalıştığını, hem Alman vatandaşları hem Türk vatandaşları tarafından ötelendiğini, arada kaldığını insanın içine oturtarak anlatıyor. Batsın bu dünya diyorsunuz içinizden. Aynı zamanda bu zor koşullarda var olma mücadelelerinde müziğe sarılmaları, Almanya eğlence ve müzik kültürüne nasıl katkı sağlandığını, o dönemlerde hangi sanatçıların ne kadar popüler olduğunu gösteriyor. Cem Karaca, Zeki Müren, İbrahim Tatlıses... ilk kez göreceğiniz video görüntüleri ile... Cem Karaca zaten Almanya'dan döndükten sonra mesela bir şarkı söyler, "Ben döneksem döndüm diye memleketime, döndüm baba döndüm işte oh be!" diye... Memleket özlemi sonunda...

Üzücü gerçeklerden biri de kayıttaki bir abinin dediği gibi, her şey değişiyor fakat ırkçılık baki kalıyor. İyi ki müzik var ve birbirine tutunabilen, bir araya gelebilen dostlar var. Her şeye rağmen...