Kimi Aramıştınız?

almanya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
almanya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

DOKTOR GARCIA'NIN HASTALARI- İdealist bir doktorun savaşı

0 yorum | Şarkıları dinle...

  

Dizide, 1936'da Madrid'de yaralı bir casusu evine alan ve faşizmin yayılmasına karşı uzun yıllardır verilen mücadeleye katılan idealist doktorun hayatı anlatılıyor. Dizi, İspanya İç Savaşı ve Franco döneminin karanlık yüzünü gözler önüne seriyor.

Dizinin başrol oyuncuları Javier Rey, Tamar Novas ve Verónica Echegui'dir.

Konusu gereği de dizinin genelinde düşünce suçu, sömürü, tarihin tekerrürü, zor koşullarda ve diktatörlerin olduğu bir dünyada fikir ve bedenen var olmaya çalışan insanları anlatıyor. 10 bölümlük dizide sürecin başından sonuna doğru olanlara sırasıyla şahit oluyoruz. Gençlik dönemlerinde izlemeye başladığımız karakterlerin yaşlılık dönemi ile kendince güzel bir final yapıyor.

Bu tür dizilerde farklı ülkelerde farklı zamanlarda yaşanan olayların sadece o ülkelere ve zamana ait olmadığını anlayabilirsiniz. Oyuncular da sade, doğal abartısız oyunculukları ile gerçekçiğe eşlik ediyor.

Dizinin sinematografik renkleri bu derece güzel olmasa belki sıkıcı ve durağan bir diziye dönüşebilirdi.

Ekleyebileceğim tek eleştiri, sevişme sahnelerinin sanki mecburen konulmuş gibi yapaylığı ve iticiliği oldu. Belki bu da o ortamdaki duygu yoksunluğunun ve akıp giden hayatta hızlı yaşayabilme çabasının bir parçasıdır bilemiyorum.

Sonuç itibarı ile tarih bilgisi çok da iyi olmayanları özellikle düşündürecek, araştırmaya sevk edebilecek, yerinde bir dizi olmuş. Ders alınması dileğiyle...



AŞK, MARK VE ÖLÜM - Başka bir dünya mümkün mü?

0 yorum | Şarkıları dinle...

  

Bu filmin övgülerini gördüğümde ve hatta play tuşuna basana kadar belgesel olduğunu bilmiyordum. Bu kadar ilgimi çekeceğini de düşünmüyordum. Öncelikle arşivine sağlık Cem Kaya. O kadar eski yıllara ait gündelik hayattan şahane videolar nasıl çekilmiş nasıl ulaşılmış hayret doğrusu. Neden izleyelim? derseniz...

Belgeselin konusu Almanya'nın 1950'lerde ekonomik politikalarından dolayı başta Türkiye olmak üzere bir çok ülkeden işçi alması ile başlıyor. Mutlaka Türkiye'den her evin Almanya'da bir akrabası, tanıdığı vardır. İktisat  ve Sosyoloji eğitimi almış, müzik bağımlısı biri olarak belgeselin röntgenini çekerek izledim adeta. Bütün bu olan biten kapitalizm, ırkçılık, insan psikolojisi, toplum davranışları, müziğin insan hayatındaki hayati önemi gibi bir çok alt konuyu barındırıyor. Türkiye'den giden vatandaşların Almanya'da ağır şartlarda çalıştığını, dil bilmeden sudan çıkmış balık gibi adapte olmaya çalıştığını, hem Alman vatandaşları hem Türk vatandaşları tarafından ötelendiğini, arada kaldığını insanın içine oturtarak anlatıyor. Batsın bu dünya diyorsunuz içinizden. Aynı zamanda bu zor koşullarda var olma mücadelelerinde müziğe sarılmaları, Almanya eğlence ve müzik kültürüne nasıl katkı sağlandığını, o dönemlerde hangi sanatçıların ne kadar popüler olduğunu gösteriyor. Cem Karaca, Zeki Müren, İbrahim Tatlıses... ilk kez göreceğiniz video görüntüleri ile... Cem Karaca zaten Almanya'dan döndükten sonra mesela bir şarkı söyler, "Ben döneksem döndüm diye memleketime, döndüm baba döndüm işte oh be!" diye... Memleket özlemi sonunda...

Üzücü gerçeklerden biri de kayıttaki bir abinin dediği gibi, her şey değişiyor fakat ırkçılık baki kalıyor. İyi ki müzik var ve birbirine tutunabilen, bir araya gelebilen dostlar var. Her şeye rağmen...