Saatleri Ayarlama Enstitüsü - Bir ustadan, bir ustaya uzanan yol

Kimi Aramıştınız?

 Tiyatro sezonu biterken adeta can havli ile izleyemediğim oyunları ve hatta ne bulursam izlemeye çalışıyorum. Bu kez gördüğümden beri aklımda olan bir oyunu izlemenin arı mutluluğunu yaşıyorum. Elbette Serkan Keskin. Suyu gitti, kumu kaldı İsmail Abi. Artık Leyla ile Mecnun'umuz yok. Olduramadık fakat biz kattıkları önemlidir.

Serkan Keskin'inin oynadığı her oyunu izledim derken, araya pandemi vs. girince eksiklerim oldu. Normalde kendi kumpanyalarında yani Paşa'daki Semaver Kumpanya'da izlemeyi severdim onları. Bu kez yolum Zorlu'ya düştü. İyi de oldu çünkü pandemi süresince hiç gitmemiştim. Belki 4 yıl sonra ilk kez Zorlu PSM'ye gittim. Gidişi olmasa da dönüşü hayli zorlu oldu. Onu sonra söylerim. Oyun Turkcell sahnesinde idi. Yani bildiğim kadarı ile Zorlu'nun en büyük sahnesi. Düşünebiliyor musunuz tek bir oyuncu binlerce seyirciyi doldurabiliyor. Bu bile başlı başına büyük başarı. Oyunu bulabildiğimiz yer itibarı ile hayli uzaktan ve balkondan izledim. Keşke yakından izleyebilseymişim dedim. Her ne kadar sahnede dev bir ekran olsa da insan mimik ifade görmek istiyor. Eminim etkisi farklı olurdu. Bu oyunda sahne ve dekor kullanımına bayıldım. Hani sahne sanatları okuyan öğrencilere ödev niteliğinde gidin görün sadece bir kişi sahneyi ne kadar doldurabilir, kaç kişilik ve hangi yöntemlerle oynayabilir şeklinde. Oyunun mesajı ve konusu ağır elbet malum. Serkan Keskin tiplemeleri ile renklendirmiş. Üstelik de kendini tekrar etmeden. Çarşıdan aldım bir tane, eve geldim bin tane dediğimiz şey nar değil, Serkan Keskin :)

Dönüşünün zorlu olmasından da bahsetmezsem rahat edemem.

PSM önünde akşam saat 22:00 civarı taksi sırası olduğunu anladığımız sıraya geçtik.

Şampiyonluk maçına denk gelmemiz ayrı talihsizlik trafik için bir şey diyemem, fakat sorun şu ki, orada en zengin müşterileri götürmek için sıra sıra park etmiş vitolar var. Orası Zorlu'nun taksi durağıymış. Arada bir taksi geliyor, sırası gelen biniyor. Bir baktık oradaki araçları yönlendiren sarı yelekli yetkili kuyruğun ortasından yolcu seçip bindiriyor. Ben önce idrak edemedim. Sıradan bir beyefendi eleştirince saygısız ve sert bir üslüpla kendisine çıkıştı ve Anadolu Yakası taksilerinin geç gelmesi gibi bişey geveleyerek Anadolu Yakasına gidecek yolculara öncelik vermesinin görevi olduğunu söyledi.

Orada diyemedim ki ah beyefendi önce bu üstten üstten kaba tavrınızı neye borçlusunuz? Bir de o görev yani birilerine imtiyaz verme görevini kime karşı sorumlusunuz? Zorlu'ya mı? Yolcuya mı? Yoksa daha çok kazanmak isteyen, yakın yere gitmek istemeyen taksicilere mi?

Tam 1 saat bekledik, ha geldi ha gelecek derken. Üstelik orada camdan bir durak vardı yanıbaşımızda. Yağmur başladı, hava iyice soğudu. Beklemekten yorulduk. Tartışınca bu sefer muhtemelen inadına gitti orayı kilitledi. Sorunca da orası personel için dedi. Oysa üşüyen insanlar orda arada dinleniyordu. 

Farz et ki personel için? Bu istisnai durumda seni çekip vuracaklar mı insanlar oraya iki dk. sığındı diye?
 

Ah ah, şu cânım sanat yazısı nasıl başladı nasıl bitti. 
Derdim çoktur hangisine yanayım.

0 yorum:

Yorum Gönder